31 Aralık 2012 Pazartesi

Bir Dosta Sitem...

Çoook değerli bir arkadaş için içimde biriktirdiklerimi bir yere yazmam gerekiyordu.Bu yazı onun için ...
                                                       Sevgiler!...

   Benim hayatıma bir anda girip, yakın çevremin bir parçası olup öyle bir anda siktirip gidemezsin.Sen başka yerdeyken her seferinde geyiğe vurup yazdığın canım cicim aşkım gibi şeyleri  sadece geyiğe vurmamın sebebi sana arkadaşlıktan  başka bir vasıf yüklemek istemeyişimdi...Sana gönlüm yoktu canım.
   Sonra bizim şaka , şaka olmaktan çıktı.Hoşlandığını belli etmeye başladın.Yaptıklarından etkilendim.Etkilenmedim desem yalan olur.Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim en nefret ettiğim adam bile gelip alnımdan öpse etkilenirim.Gidiş gelişlerin oldu.Bir türlü götüne güvenemedin.Bilmiyorum sanma, bilmezden geldim ki karşıma çıkıp bir şeyler söyleyene kadar arkadaşlığımıza bir zarar gelmesin.
   Seni sevdiğimi söyleyemem.Belki hoşlandım.Belki bişeyler hissettirdin ama ...Hep saklandın bebeğim.Ben senin gelmeni çok bekledim.Kafam çok karışıktı, duygularım da öyle.Sana gelmeyişimin ama seni bekleyişimin sebebi budur.
   Sana güveniyorum.Her zamanda güvenicem. Alnımdan öpmene, beraber uyumaya bu yüzden izin verdim.Aramızda ne olursa olsun arkadaşlığından memnunum çünkü.
   Benim dikenlerim var.Her yakın arkadaşım, dostum sarılıp oturamaz , alnımdan öpemez.İzin vermem , hep duvarlarıma çarparlar.Sana ne kadar izin verdiğimi göremediğin için ayrı tebrik ediyorum.
    Beni kırmayı sonunda başardın , kendi içindeki kaosunla, gidiş gelişlerin hep vardı ama geldikten sonra hareket etmeyişin arkadaşlığımızı da içine çekti ,aferin.Sonra seninle bir güzel kavga ettik, içimdekileri söyledim o kadar çok kırıldın ki sen maskenin altında ne kadar kırılabilir bişey saklıyomuşsun, tahmin bile edemezdim görmeseydim.
   Sana gelip barışmamız gerektiğini söyledim.Birşey yap barışalım.Arada şakalaştık o konuşmamızda.Sevgilin olduğunu söyledim.Canım benim seni öpmek, sevmek ,koynuma almak gibi bir derdim hiç olmadı.Olsaydı sen çoktan benim sevdiğim olurdun.Neyse mesele o değil.Sen özür diledin, ben savaşı kazandım.Tüm olay buydu.

  Yaptıklarından etkilenmem, beni sana getirmez.Sana arkadaştan farklı bir gözle hiç bakmadım.Beni sevişini sevdim.Ama seni sevemedim ben.
  Senin açılmanı beklerken kaybettiğim zamanın acısını çıkarmak için uzun süre hayatını zindan ettim.Savaş açmıştım.Savaş açtıktan sonra hiç birşeyin önemi kalmadı.Sen o özürü dilediğinde ben savaşı kazanıp ,bitirmiş, zafer turundaydım.
  Diyeceğim o ki bu saatten sonra kiminle ne halt yediğinin bi önemi yok.Arkadaşlık ilişkimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok.

                                                                                                               Sevgiler...
                                                                                                                          Ex-Aşkın

29 Aralık 2012 Cumartesi

Alıntı

       Ne olacak biliyor musunuz ?
        Koca bir hiç. Ne kadar severseniz sevin, gerektiği kadar sevilmeyeceksiniz. Ne kadar fedakar olursanız olun, ne kadar koysanızda yüreğinizi ortaya, asla mutlu olamayacaksınız.
        Evet, bunu kabullenmek zor ve acımasızca ama söyler misiniz, sizi sizden iyi kim anlar, hayatınıza kim girerse girsin bir çift çoraptan fazla ısıtamayacak içinizi aşkınızın kışında. Bazen sadece "siktir be"diyorum. Ya da boş ver deyip geçiştiriyorum kendimi..de, nereye kadar? Denir ya, dönerse her zaman yüreğimde yeri var, hayır efendim yeri yok artık , Ebesinin nikahına kadar yolu var. Saygılar.

20 Aralık 2012 Perşembe

Vicdan Borcumsun


                               
      Bugün yine seni anlattım.Sanki dün beraberdik...Daha dün gitmişsin canımdan...Daha bu sabah yalnız uyanmışım.Sen gitmemişsin, ben bitmemişim...Ne olduysa dün olmuş bir buçuk yıl geçmemiş.
       En baştan mutluluğumuzu anlattım.Yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi...Aslında senin sahip çıkıp da benim hiç sahiplenmediğim ilişkimizi...
       Çok özür dilerim ,bebeğim. Senleyken çok küçüktüm ben.Sen gittikten sonra büyüdüm.Yaptığım hataların hepsi bu yüzden.Affet diyemem çünkü ben hiç affetmedim kendimi.Seni ne kadar kırdığımı çok sonra hatırladım.Ben sevmediğime kendimi  ikna etmekle meşguldüm.Seni sevdiğimi en baştan inkar etmiştim.
      Şimdi benim vicdan borcumsun. Her gün ödüyorum hatalarımın bedelini.Sen bunları bilmiyorsun.Ben de bu borçtan rahatsızlık duymuyorum.Bu borcu kabullenip ödemeyi seçtim.Senin gitmene izin verdiğim anda söz verdim ben sana.Hafızamın bütün gücüyle ölene kadar seni hatırlayacağım.Senin bu sözden hiç haberin olmadı tabii ki.
     Seninle bir gün dünyanın herhangi bir yerinde karşılaşacağız.Bundan eminim.Şöyle ki cehennemin dibinde de olsan kendimde o gücü bulduğumda seni görmeye geleceğim.Bir köşeden izleyeceğim seni.Belki göz göze geleceğiz.Belki tanımayacaksın hiç. Sadece o an vicdan borcumu ödeyip ödeyemediğimi göreceğim. Ödemişsem  anılarımız mazi olacak ve hayatıma vicdan borcum olmadan devam edeceğim.Eğer yeterince ödeyememişsem ölene kadar anıların benimle kalacak.
     Halimden şikayetim yok, bebeğim.Ben sensizliğinle büyüdüm.Sadece affedebilirsen bir gün beni affet.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Güçlü Kadın Vasfını Almış Bir Hatundan...

      Benim kalp kırıklıklarım var sadece benim...Başka kimseye ait olmamış, olmayan,olamayacak...Sadece benim ...Malım  mülküm samur kürküm budur.Deli gibi sahip çıktığım ,kimseyle paylaşamadığım ,kıymetlilerim...
      Her bir kalp kırıklığım beni biraz daha büyüttü.Sözüm ona öldürmeyen acılarım güçlendirdi.Güçlü kadın olmanın vasıflarını getirdi.Bu vasıfların en babalarından birisi de mutsuzluğumuz.Zamanla bunlarla da baş etmeyi öğrendim.Hani güçlü kadınsın ya ağlayamazsın hakkın yoktur, üzülemezsin unut gitsindir, için kan ağlarken yüzünde güller açtırırsın.Hesapta güçlü değil misin düşemezsin,kalkamazsın.
 Hiç bir güçlü kadın bu vasfı kendisi almaz,alamaz,vermezler.Güçlü kadın toplum tarafından bir onaylanmadır.Sadece onlar seni "Güçlü Kadın" yapar.
  Sıradan bir hatunun başına sıradan bir olay geldiğinde gidip teselliye koşan arkadaşların vardır.Ve senin başına bir şey geldiğinde sadece geçer diyip giderler.Güçlü kadın değil misin baş edebilirsin.Sanki gücünün sınırı yok.
  Peki gücünün sınırlarını aştığında ne olur? O sıradan insanların sıradan olaylarına teselliye giden adamlar(!) senin sınırlarını aşmış olayı küçümseyip bununla da mı baş edemiyorsun der ve her zamanki gibi geçer gider.Sen sınırların aşıldığında dahi güçlüsün.Çünkü bu geçip giden sözde adamların gidişine tek bir kelime etmeyip kendi sorununu kendin halledersin.
Evet, ben güçlüyüm.Şu okuduklarından güçlü olduğuna inanmışsan evet sen de güçlüsün.Kalbimiz bin parça kalp kırıklığından, alabildiğine mutsuzuz.Herkesin bizden beklentileri, bizimse kimseden bekleyemediklerimiz var.Ha herşeye rağmen bir kez daha lanet olsun güçlüyüz.

13 Haziran 2012 Çarşamba

Birisi Var

   Ölürken bile aklımda olacak birisi var.Sırf yarım bıraktıkları, yaşatmadıkları, yaşayamadıklarımız yüzünden aklımda olacak biri.Son nefesimde yanımda olmasını istediğim biri.Gözümün gördüğü son kişi olmasını dilediğim birisi.
   İlk çocuğum doğduğunda, kucağıma aldığımda aklıma yine gelecek birisi var.İlk çocuğuma her seslendiğimde aklıma tekrar ve tekrar gelecek birisi...
   Belki bir gün çocuğumla yürürken , karşıma çıkacak birisi.Ya da yalnız başıma öylece durup herhangi bir şeye dalmışken karşıma çıkacak birisi...
   O birisi var ya  işte bunların hiç birini bilmeyecek.Yarım bırakılmışlığın acısını hiç tatmadı o.Belki gram acımamamıştır birinin canı.
   O biri bir zamanlar benimleydi.Biri bir gün gitti.Ve kalbimin tuzla buz oluşu gerçekleşti.O biri gitti.Tüm dünya gitti ,sandım.O biri gitti.Yer yüzünde hayat bitti sandım.
   O biri gitti.Yanına kurduğum hayalleri de aldı.Ve halen aklımda olduğunu,ölürken bile onu görmek istiyeceğimi bilmeyecek birisi var.
   Halen yer yüzünde sadece benim için önemli biri var .

3 Haziran 2012 Pazar

Umutsuzluğumun İçindeki Son Umudun Gidişi

       İşte şimdi bastın geçtin üstüme...Canın sağolsun.Bu sefer kalbimi kırmayı başaramadın.Bu sefer unuturken yakaladın beni.Falımda eli kolu bağlı , bana koşmaya çalışan adamı sen diye yorarken.Umutsuzluğumun içinde kendime umutlar yaratırken yakaladın.
     Sekiz tane ben bir araya gelip seni tartışırken...Biri hiç durmadan seni savunurken...Herkesle konuşup benden cümlelerini saklarken anlamalıydım senden bana yar olmayacağını...
     Duvarları yumruklamamalıydım sevgilim...Sen  gidişini bana çok önceden haber vermişsin.Özür dilerim ben anlamamışım.Kafamda büyüttüğüm sana gidişin hiç yakışmayacak ama olsun.
Aman tüm avuntularım bir kenara...Bir yerlerim acıyor.İçimde bir yer ateşler içinde...İçimde bir yer kan ağlıyor.O kadar delikanlı kızım ki dönüp tek kelime edemem.
 İçimdeki benlerden en polyannası oturur bir de mutlu oluşuna sevinir.
      Ben mi bu gece ne kadar hor kullanıyorum kalbimi...Ben mi kendine bile mutlu rolü yapan...Ben mi bu sefer bütün gerçekleri haykırcam derken kaçan...Ben mi yine susup kalbine hançer saplayan.
       Evet ,benim...Ben güçlüyüm.Tabii , herkes böyle bilmedi mi beni.Tabii, o dayanamaz bu acılara.Karşıma oturtup onun bana yaptıklarını,kendi hislerimi anlatsam kalbine saplayacağım hançer onu öldürür.Bir ömür acısını çıkartamaz aklından.Ne gerek var dimi böyle bir şeye.Otur kendine sapla...Sen yıkıl...Sen insanlığından vazgeç...Onun suçu ne dimi?O sana ne yaptı ki dimi? Bütün bu acıların sebebi sensin dimi?
     Sakın yanlış anlamayın.Bunlar için kendimi suçlamıyorum.Suçu üstlenip kendimi hapse atıyorum.Kim bilir belki de idam ediyorum.İçimdeki beni öldürüyorum.Çok uzun süredir ruhumu arıyorum ben.Acaba onu da mı idam ettim bir şerefsiz uğruna...Ben bilmiyorum.
   Kendi yalanlarıma kendimi inandırmaya gittim,dönücem...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Kırık Bir Kalbin Yaratılış Süreci

        Halen o ilk gençliğime, saflığıma, niyetimin temizliğine dönerken  seni yanımda buluyorum.O kadar temizdik ki kalbimizde en ufak bir kötülüğümüz yoktu.Canım bu kadar yanmamıştı.Belki kalbim hiç kırılmamış...
        Sonra sen gelmişsin, okuldan çıkmışım ,sarılmış yürüyoruz dershaneye doğru.Ya da seni bir cumartesi gezerken bulduğumda,sarılıp, ağladığımda...Ben  çok sevmiştim.Tertemiz bir sevgi.
        Belki farkına hiç varmadın ama özeldin benim için.Hani ilk gençlikte söylenmez öyle sevgiler falan ama ben çok sevmiştim.
        Bir fotoğrafımız var o yıllara ait.Gözlerimin içi gülüyor.Yılların geçerken geçirdiğini o fotoğrafa bakarken anlıyorum.Düşünüyorum da en son ne zaman böyle güldüm, böyle mutlu oldum.
     
       Farkında olmadan nasıl harcamışım kendimi ,sevgimi...Daha neleri kaybettim?Daha neleri verdim kendimden,içimden?Kaybettiğimin farkına varmadığım önemli bir şey var mı?
        Ya sen gitmeseydin neler değişecekti hayatımda.Mutluluğumu koruyabilecek miydin?Yollarımız ayrılmasaydı her düştüğümde yaralarımı saracaktın belki.Ne yaşarsak yaşayalım, gözgöze geldiğimizde gözlerimizin içi gülecekti.Belki gerçekten mutlu olacaktım.
       Sen giderken benim mutluluğumu, yaşama sevincimi, hayallerimi ve kırılmamış kalbimi götürdün.Geriye kokun bile kalmadı.Ben çok severim oysa kokunu.Senden sonra geri kalanlar yıkılmış bir ben, kırılmış bir kalp oldu çok uzun süre.
      Sonra tekrar güldüm, yaralarımı tedavi ettim,başkalarını sevdim, mutlu olmaya çalıştım.Ama bir daha gözlerimin içi gülmedi.
  Şimdi söyle, ben sana ne diyeyim?

25 Mayıs 2012 Cuma

Geri Dönüşüm Kullanım Klavuzu

Acımadıysa yüreğim senle olan yolculuklarda, kanamadıysa yaralarım, üçüncü kişilere dahi tek kelime çıkmamışsa ağzımdan...Dön , gözlerime bak.Bak ama görerek bak.Hayatında görüp görebileceğin en kral hatunum ben.
   Yaptığın hiç bir şey beni gram ilgilendirmiyor.Kiminle ,nerede ne halt ediyorsan orada kal.Çünkü bunlar benim umurumda değil.
Kısa zamana çok şey sığdırdık.Fazlasıyla dolu dolu yaşadık.Ve artık yoruldum.Benim dinlenme zamanım geldi.Sen yola devam et.Benimle çıkmadığın yola kiminle çıkacaksan ona değer ver.Ben artık mutlu olacağım.Hiç düşünme.Sen de ol.
   Yarım kalanları düşünme.Ben öyle yapacağım.Gücüm yetmedi tek başıma.Sadece yarım bıraktığımız sözler var yüreğimizde.Bir gün bir yerde o sözlerden biri çıkarsa karşına.Bu yazıyı oku.Gerek duyacağın herşey  burada seni bekliyor olacak.
    Söyleyemediğimiz sözlerimiz tamamen yanlış zamanda bunları yaşamamızla alakalı.Doğru insan mısın benim için onu da bilmiyorum.Deneme fırsatı vermedin bana.Tamamlanan gözgöze gelişlerimiz , konuya girecekken çevirdiğimiz konuşmalarımız var.
   Senin çok umrunda olan bir arkadaş çevren var şu an.Şu an ki sevgilinle onlar ayarladığı için çıkıyorsun.Madem sana ilgi duyuyorum, sen de benimle ilgileniyorsun başkasıyla çıkmama niye izin veriyorsun dediğini duyar gibiyim.Bana gelecek olan sendin.Çok bekledim ve gelmedin.
   Artık kendimi mutsuz etmek yoruldum .Seni beklemekten yoruldum.Olduğum yerde durmak için bile çaba veriyorum.Yeter, ben de kendimi düşünmeliyim.Şu an beni hiç hırpalamayan yumuşacık bir elin ,ruhu kirlenmemiş bir beyefendinin ilgi duyduğu bir hatunum.Düşünüyorum da o kadar hırpalamışsın ki beni.Biz birlikte olsak çok fırtınalı bir ilişki yaşayacakmışız gibi duruyor.Bir fırtına daha kaldırmaz bu gemi.Artık bir limana demir atıp biraz soluklanmalı.Sen çok fırtınalı bir denizsin.Uçsuz bucaksız ve deli dolu bir deniz.Dakikası dakikasına uymuyor.
   Ben bir vazgeçisin arefesindeyim.İçinde bulunduğum durum bu.Bu yazıyı okuyacak olursan senden  vazgeçişimin sebeplerini anlamanı istedim.Günün birinde olur da bu gönül defterini tekrar açacak olursan bunları da göz önüne almanı istedim.Ben sakin bir limana soluklanmaya giderken arkamda bu gönül defterini bırakıyorum.Bırakıyorum ki açamayım.Bırakıyorum ki yeni bir başlangıç yapabileyim.Hoşçakal Sevgili...
Benim gözlerime baktığın gibi bak hayata.Ben o bakışları hiç unutmayacağım.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Bir Dönüş Yolculuğu

      Hayatta yaptığım en zor yolculuklardan biri sanırım.Hoş geldim ama hoş bulamadım İzmir...
      Şirince'de tek bir an sevgilim gibi hissettim seni...Ve o anın sonunda çalan bir telefon gerçek dünyaya döndürdü beni.
      Allah'ın yok mu sevgili?Hiç kendini oluruna bırakıp sevmeyi denemedin mi?Sevişmek bu kadar mı değerliydi.O telefonun çalışıyla seni bırakıp kaçışımı unutamam.
    Senle unutamayacağım ne çok anım oldu böyle.Aslında bu gezi bir bakıma çok iyi oldu.Kırık kalbimin küçük bir avuntusu...
    Evet Sevgili,ben yanlış anladım her şeyi.Senin bakışını ,gülüşünü , konuşmanı yanlış anladım.Ya bi git gözünü seveyim.Bu kadarı yanlış anlaşılabilecek bir şey değil.Her şeye rağmen artık bunların önemi yok.
   Sadece, bana verilen bana yaşamak için verilen hayatı artık yaşayamayacağımı biliyorum.Ben nefes almayı bıraktım.Sevmeyi bıraktım.Konuşmayı bıraktım.Ruhumu bıraktım.Geride bir kent bıraktım, bir de sevgili...
    Geri de bıraktığım her şey de layığını bulsun...
                                                                           

8 Mayıs 2012 Salı

Gibi Gibi...

   Ben seni uzaktan seveyim.Sen görme. Gözlerimin içine bakma.Saçıma dikkat etme.Parfümümün kokusunu hiç almamışsın gibi dur.Ama malesef tüm bunlara dikkat eden sensin.Yanında olamayan ben.Yetmezmiş gibi gözüme sokmak istediğin bir de sevgilin var.
   İnan bana sen sevgilim var dedikten sonra gidebilirdim hayatından.Saygı duyabilirdim ilişkine.Tabii daha kızla çıkmaya başlamadan ev arayışına girmeseydin.
    Şimdi herşeye rağmen öyle çok sevesim var ki birini .Tüm geçmişime inat bu sefer sevdiğim için yapmayacağım şey kalmayacak.Bunun sen olması gerekmiyor.Ama bir başkasına da hiç o gözle bakmıyorum.Sana olan hislerimin ne kadarını bildiğini bilmiyorum.
    Sadece bana değer verdiğinin farkındayım ama olmayacaksa aramızda bir şey bu kadar üzerime düşmesen...Dikkat etmesen saçıma başıma, kokuma ona buna ...
    Kendi halime bıraktığın zaman çok...Tamam ama ne zaman bir araya gelsek üstüme düşüyorsun...Ya her yola geliyorsun ben fark etmiyorum.Ya hiçbir yola gelmeyip öylece duruyorsun.
     Ne zaman elimi uzatsam tutacaksın sanki.Ne zaman düşsem kaldıracaksın gibi.Arkamı dönüp gitmeye kalksam önüme geçip durduracakmışsın gibi...Kimi zaman her şey gibi, çoğu zaman hiç bir şey gibi...
   Emin olamadığım sürece yok olacaksın.Gitgide azalacaksın.Zamanla senden geriye hiç bir şey kalmayacak gibi.
   Ahhh ya! Senden hiç bir beklentim olmadığını ne zaman anlayacaksın.Biz böyle güzeliz ,iyiyiz vs...Sadece ben arkadaşım olan seni çok özledim.Oturup dert anlatabildiğim adamı çok özledim.Sadece sana anlatmak istediğim çok şey var.Ama durduğum yerde bu arafta bu düşüncelerin hepsi boşa...
   Gel , gel de ister arkadaşım ol ister hoşlandığım adam.Ben de içimdekileri paylaşıyım.Sanırım sana ihtiyacım var...Bu kadar!

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Her Katil Olay Yerine Döner

  Sensiz geçen onca yıldan sonra şimdi koşup boynuna sarılmamı beklemen gerçekten ironik.Hayatımda o kadar çok şey değişti ki.Gitmeseydin allah'ın cezası , bitmeseydi aramızdaki şeyler, kopmasaydı bağlarımız...Yanlış kapıları hiç çalmasaydık...Şimdi beklentin ne acaba?
   İlk öpücüğüm senle olsaydı.İlk seninle beraber uyusaydım.İlk seninle beraber uyansaydım.En son senin kollarında olduğum gibi kalsaydım .Her okul tatilinde döndüğünde sarılıp ağlasaydım.
   Ahh keşkeler Allah'ın cezası.Sen gittiğinde kendime lanet etmiş olmasaydım.Adam gibi sevemedin ...Okadar  çok küfrediyorum ki sana...Ahhh...Keşkem yok benim yine de.Bu keşkelerin tamamı senin.
   Yoktun ne zamandır, kiminle ne yaşadığımı, ne kadar değiştiğimi,nasıl çöktüğümü görmedin.Şimdi döndün ya vakit geçti.
  Herşeye rağmen tüm geçmişim arasında bir tek sana ah ediyorum.Sen de sev ama sevilme.Ve seni Allah' a havale ediyorum.Allah cezanı versin.
  "Şimdi gelme...Bunca yıl sonra  gelme.Siktir git!..."

4 Mayıs 2012 Cuma

Hayat Şimdi Güzel...

  Yanımda olsan hayatımda ne değişirdi , merak ediyorum...Benim canım dediğim adam, muhabbetine doyamadığım, gülüşüyle gönlümü alan, zekamla kapışan , hep eğlenceli ve çok renkli kişilik....
    Hayat senin küçük oyunlarına eşlik ederken çok güzel.Seninle eğlenirken , muhabbet ederken hatta sen bebek gibi uyurken güzel.
   Aşk korkutur beni.Sen bilmezsin.Çok sevgi , büyük tutkular çok korkutur.Aşk, beklentiyi artırır.İlişkinize isim vermek karşınızdakinin beklentilerini karşılama sorumluluğu verir.
  İlişkimize bir isim konulduğu takdirde beklentin artacaktır ki bu çok doğal.Mesela ; şimdi sorun olmayan karşı cins samimi arkadaşlarım sen de bir süre rahatsızlık yaratacak.Bu evre aşılabilirse benim tutumlarımı değiştirmeye çalışacaksın.Sevgilisiyle her ortamda öpüşüp koklaşıp gayet samimi davranışlarda etrafı hiç sallamayan sen , benim gibi sevginin iki kişilik olduğunu düşen birinin duvarlarını kırma çabasına gireceksin.Bunu da aşabilirsek tecrübeyle sabittir hiçbir sevgilim yanımda bebek gibi uyumadı,çoğunlukla uyuyor numarasına yattılar.Ki bu sende de aynı olacak.Oysa hiçbirinin anlamadığı bir gerçek var ki ben sevgimi mışıl mışıl uyuyan sevdiğime koşulsuzca savururum.Bunu da aşabilirsek arkadaş çevremizin bu duruma alışması için çaba vermek zorundayız.
    Aşk korkutucu tam da bu yüzden...
    Biz birbirimizle güzel vakit geçirelim.İnsanlar hakkındaki fikirlerimizi tartışalım.Beraber susalım.Sen uyu öylece numara falan yapmadan.Ben odamdan çıkıp sabah seni kanepede uyurken bulduğumu kocaman bir gülümsemeyle sana bakayım.Tabii bunun için benden önce uyanmaman lazım.Daha gözümü açmadan kocaman bir gülümsemeyle günaydın demeden olmalı bunlar.Ne biliyim bir gün bir şey çıksın biz eğlenmeye gidelim.Çakırkeyif olmamla dalga geç dur...
   Hayat burda güzel.Ben 20 yaşımdayken.Kimseye bir sorumluluğum yokken.Sen yanımdayken.Hiçbir beklenti içinde olmadığımda.
   Bırakalım böyle kalsın.Eğer benim diğer yarımsan , cehennemin dibine kaçsam da kaderim bulur beni.Beni yıpratmayı bırak bu arada.Oyunlarının dozunu ayarla, mesela.Hayatımızı bize bırak, birbirimizin hayatının parçası olmaya çalışmayalım.
   Bırakalım dağınık kalsın,herşey ...Günü gelince kalkar,beraber toplarız.Şimdi hayatımı yaşamam lazım.Beni bağlama kendine.Sonra o bağı koparmak istediğinde boynuna dolanmasın.
    Zamanı gelene kadar bekleyelim.Olduğu kadar, olmadığı kader !

30 Nisan 2012 Pazartesi

Sen,Ben,Biz... Pardon ,Artık Siz!

  Hayatıma girişin kadar çıkışın da anlamsız olacak mı merak ediyorum.Önceleri bana gelmeni bekledim.Sonra sana gelmeyi denedim.Daha sonraları senden kaçmayı denedim.Kararsızlığım tavan yaptı seninle.Ben senin küçük oyunlarında çok eğlendim.Umarım sen de eğlenmişsindir.
   Herşeye rağmen hayatıma  girişinle, dibe vurmuşluğumun boyutunu değiştirdin.Kötü günümde halimden anlayıp, dinlemeye çalıştın.Kimseye bir şey anlatmayan ben sana hiç susmadan anlattım.Sadece bu durum için çok teşekkür ederim.İyi ki hayatıma misafirliğe gelmişsin.
   Tabii ki bu kötü dönemlerimde biraz sevgiye,ilgiye ihtiyacım vardı.Senden gördüğüm ilgi benim senden hoşlanmamı sağladı.Hoşlandım adım attım, gelmedin.Durdum öylece gelmedin.Kaçtım senden ,gitmedin.Ben ne kadar kararsızsam sen o kadar ayran gönüllü çıktın.
   Senle ben ,biz olamadık.Ama bir arada güzeldik.Seninle geçirdiğim tüm vakitler güzeldi.Hoş artık hepsi boş...Yaptığın yoklamaların sertliği arttıkça alamadığın cevaplar seni göt etmeye yetti.Haklısın, olanlar içinde benim de payım var.
     Tabii her zaman ki gibi olayları geyiğe alıcam.Biliyorsun can kırıklarımı içimde saklarım ben .Daha ellemeden ellerin oldun.Hayırlı olsun.Üstelik gecenin bir yarısı ilan ettiğin ilişkini, ertesi gün saklamaya çalışman gerçekten çok hoş...Bu ilişkine başlamadan kızı atacak ev araman da gerçekten takdire şayan...
    Ben zordum bunu biliyordun.Sana gel demedim belki ama gelmeni bekledim.Bu yüzden sana gel diyebilen kolay bir hatuna gitmen beni çok da etkilemiyor.Çok teşekkürler ben de yarattığın hayal kırıklığı için.Tam bir hayal kırıklığısın.Abartısız ve çok net.
     "Beklentilerimin çok altında çıktın.Tebrikler..."

25 Nisan 2012 Çarşamba

Dürüstlük Yanında Güveni Getirmeyebilir...

     Hayatımı seninle geçirir miyim?Ya da daha kısa bir bölümünün içine seni de alsam mı?Bu sorular senin için duyduğum kararsızlığın bana sorduğu sorular ve ben bu sorularla yaşıyorum.
     Dürüstlük iyidir tabii ki asla karşı değilim.Ama belli bir dozu olmalı.Geçmişini bilmem gerekir,evet.Ama özel anıların kalmalı ve ben saygı gösterebilmeliyim.Geçmişini gözüme sokmamalısın mesela.Oturup geçmişimizi konuşabiliriz, anılarımızı silelim diyemem sonuçta.Benden öncekilerle çekilmiş fotoğrafların yada hoş konuşmalarınız bilgisayarında özel bir klasörde bulunmamalı.
    Sıra bana gelmeyecek mi sandınız, yanıldınız.Benim de bir geçmişim , çok özel anlar yaşadığım eski bir sevgilim ve hoşluğu bir yana bırak her kadını mutlu edebilecek kadar güzel konuştuğumuz eski bir flörtüm var.Ama sen bunların hiç birinden haberdar değilsin mesela.Ve dürüstlüğüm ne kadar mı o da şöyle sen sadece senden öncekilerin adını bilebilirsin.Gerisi sadece bana ait.
    İlişkide en önemli noktalardan biridir  güven.Ve eski sevgilimle en yakın olduğumuz anda yüzüne sana güvenmiyorum diyebilecek kadar dürüstüm.Şimdi sen bilirsin bana güvenip güvenmeyeceğini.Çünkü ben başka bir konuyu anlatacağım, benim sana olan güvenimi(!)
    Sen karşımda bütün ilişkilerinle dururken, bedenin bile ben ortam çocuğuyum önüme geleni götürürüm diye bas bas bağırırken benim sana olan güvenimi (!) anlatacağım.Dürüstlüğüne güvenirim.Yanında hiç düşünmeden sarhoş olabilirim.Bütün sırlarımı sana emanet edebilirim ve gözüm asla arkada kalmaz.Belli şeyler oluğunda ertesi gün gitmiş olmayacağını bilirim.Ama bunun ötesinde herhangi bir kızla ettiğin en küçük bir muhabbet beni fitil eder ve sana olan bütün güvenim yerle bir demek anlamına gelir bu.
   Şimdi neyine mi güvenmiyorum?Bu soruya ben bir cevap bulamam.Sanırım benim anlattıklarım ışığında senin bir sonuca varman lazım.
   Ben seni tam  olarak tanıdığımı düşünmüyorum .Tanışalı sadece birkaç ay oldu.Sana olan bu güvensizliğin sebebi senin bana anlattığın geçmişin olabilir , mesela.
   Bir insana zamanla güvenmezsin.Güvenle başlarsın , zaman içinde ya o bunun hakkını verir ya da  güvenini boşa çıkartır.Zaman tanımlanamayan bir kavram en basitinden, güveni anlatabilirsin oysa.Açıklanabilir bir olguyu tanımlanamayan bir kavramla anlatamazsın.
   Zamanla güven kazanılabilseydi ihanet ilişkileri bitirmezdi.Şöyle açıklayım verilen ikinci şans iyiye kullanıldığında ilişki ilk haline dönebilirdi.Güven öyle bir şey ki kırıldığında ne kadar uğraşırsan uğraş ilk haline getiremezsin.
  İlişkide dürüstlüğün bokunu çıkarıp bütün geçmişini anlatmaya çalışırsan,karşındakine dürüst olduğun düşüncesini yerleştimiş olmazsın.Sadece soru işaretleri yerleştirirsin.Ve her güveni kıran aslında küçük bir soru işaretidir.
    "Ya çok güçlü davran, devamlı güvenmeye bir ömür ada.Ve bundan hiç vazgeçme.Vazgeçtiğin anda arkandan söyletebileceğin tek söz var "dönek"ki bunu hiç hak etmediğini düşünüyorum.Ya da bu güvensizliğin sonu gelmeyecek, ben baş edemeyeceğim,zamanla düzelmez bu diyeceksin.Ve sonrasında yapabilirsen hiç arkana bakmadan yeni adımlar atacaksın, kendi özgüvenli hayatına."
     Eğer güvenilmeyen sizseniz ve bu güveni sarsacak bir şey yapmadığınıza inanıyorsanız şu sözü unutmayın."Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, Bana güven diyemezsin. O bunu hissetmiyorsa, tek bir söz söyleyebilirsin: 'Sen bilirsin'.  "
    Sonuç olarak güven istenildiği takdirde kazanılabilen bir şey değil.Ve inanın güven duygusu zamanla doğru orantılı değil.Seçim sizin ...

17 Nisan 2012 Salı

Taktik Savaşlarının Galibi...

     Geçen gün arkadaşımla senden konuşuyoruz.Ettiğin lafların altındaki asıl niyeti tartışıyorduk.Görmüş , geçirmiş, renkli kişilik, her haltı bilen, sen demeden anlayan, özgüveni tavan yapmış, ortam çocuğu...
     Bugüne kadar yaptıklarının ,dediklerinin ne anlama geldiğini iyi ya da kötü bir anlam yüklemeye çalışıyorduk.Çünkü son davranışların o kadar anlamsız ki basit anlamlar yüklemeyi sevmediğimden arkadaşlarımla konuşuyorum.
    Senin benim sınırlarımı zorladığında neler yapılmalı, ne yaparsak başımızdan savuştururuz bu saldırıları.Nitekim sınırlarımı zorlayan hiç kimseyi yanımda tutmadığımı nerden bileceksin?Seni hayatımdan çıkarmamak için sınırlarımı nasıl esnetebileceğimi ve sınırlarımı zorlamanı nasıl engelleyeceğimizi konuştuk.
    Çok başarılı fikirler çıktı hatta.Açıkası biraz da eğlenceli bir durumdu.Ve en son senin taktiklerin hakkında öyle bir laf etti ki , o anda senin taktiklerin yerle bir olmuştu benim için.
     Gider.Günlerce belki haftalarca konuşmaz.Sonra bir anda 40 yılın dostuymuş gibi bir hava içinde konuşur.Sonra o onca zamandan sonra yapılan konuşmada da her laftan bir şey çıkartıp gelebildiğince gelir üzerine.E dedim sınırlarımı zorladığında tepki verirsem ne olacak?O zaman iki ihtimal var dedi.Ya kıymet bilecek , elimden kaçırmayım durumlarına girecek ki bunun olasılığı çok düşük.Ya da nasıl olsa elimde diyip bulduğu her fırsatta daha da üzerine gelecek.
   Al benim canım bunca zamandır yaşadıklarımızın özeti.Hatta en son üzerime geldiğinde ki iğrençliğin inan aklımdan çıkmayacak.O an içimden sana neler saydırdığımı duyabilseydin istediğin cevabı alacaktın.Ama ben bu iki ucu pis değnek durumlarında çok sakin olurum.İçimde kopan fırtınaları dindirmeyi bilirim.
   Ama şu durumda senin için düşünebildiğim tek bir durum var.Ben sana sevgilim diyemem, sana hayatımda o kadar büyük bir yer veremem.Bana ağır gelir; bu kadar basit bir insana hayatımdaki en özel yerlerden birini vermek...
 

16 Nisan 2012 Pazartesi

Büyük Hayaller İçindeki Küçük Adam

       Hadi kalk gel, bul bir bahane.Doya doya gülelim.Sadece sen ve ben olmayalım, biz olalım bir kaç saatliğine.Ne sen şu an bedensel ihtiyaçların için bulduğun sevgilini düşün ne de ben öncekileri.Öylece duralım ve eğlenelim.
       Belki çıkıp cehennemin dibine kadar yürür, yorulduğumuzda oturduğumuz yerden güleriz deliliğimize.Bir gün olsun bizim olsun.
       Ama nedense ben bu hayali seninle değil senden öncekiyle kuruyorum.Hayalimde seninle yürüdüğümü düşünürken önce kokun değişiyor, sonra sesin ,nefesin ve bir bakıyorum önceki oluyorsun.
        Hareketlerinden çıkardığım anlamların beni tatmin etmediğini düşünmeye başlıyorum.Sonra aklıma eski sevgilimin gülüşü, bakışı ve beni incitmemek için nasıl bu kadar hassas olduğunu anlayamadığım dokunuşları geliyor.Sen benim sevgimi ölçmeye çalışırken onun hiç bir karşılık beklemeden üzerime savurduğu sevgisi geliyor gözlerimin önüne.Ve sonunda hatırlıyorum ki sen bugüne kadar kimseyi sevmeyi beceremedin ki...
Oturup ağlanacak halime gülüp geçiyorum.
       Ben hiç keşke demem.Yaralarımı kanattıkça kanatır, o keşkelerin hıncını kendimden çıkarırım.Eski sevgilim için olan keşkelerimi de böyle yaparak ödetiyorum kendime.Ve sen o küçük aşk oyunlarınla beni yola getirmeye çalışıyorsun.Bildiklerine benzemediğimi kabul et , o yüksek egonu bir kenara bırak, çık karşıma en azından hislerinden söz et.Belki bu durumda geçmişime ve bana karşı bir şansın olur.Son olarak, böyle yapmaya devam edecek olursan dönüp baktığında tanıdığın insan ben olmayacağım.
      Azıcık yürekli ol , yenilmeyi göze al, aşık olmayı beceremiyorsun bari aşk acısını çekmeyi göze al.Aşık olmadı ki aşk acısı çekesin.O kıçı kırık iki sancıyı da aşk acısı sanacaksın.
     Biraz büyü nolur?Böyle küçük bir bebek gibisin.Konuşamayan , apalamayan bir bebek.Her şeyin ayağına gelmesini bekleme.Kimse sana bir şey veremez, adamsan sen alırsın.
      Bir miktar da adam ol.O küçük aşk oyunlarına üçüncü kişileri dahil etme.Seni benimle oyun oynayacak değerde bulursam ve sen o küçücük oyunlara üçüncü kişileri sokacak olursan iki ihtimal var.Ya ben de araya bir üçüncü kişiyi öyle bir alırım ki o küçücük yüreğinde bu güne kadar yaşadığın en büyük acı olmaya imza atarım.Yada o oyunu başına yıkar, elimde sana dair  ne varsa alır, kırar arkama bakmadan giderim.
                      "Ben ne gemiler yaktım ,Sevgili.Kıçı kırık bir sandalın lafı olmaz."

9 Nisan 2012 Pazartesi

Dönersen Benimsin Dönersen Seninim

       Bazen değil belki de hiçbir zaman. Sana aşık olamam belki.Ama çok sevebilirim.Ben bunları daha önce söyledim ve yineliyorum.Eğer herhangi bir şey hissediyorsan ya da hissetmişsen bu tamamen benim zor olamam ve  senin yüksek egonu doyurmanla alakalı.
     Ben sana tutamayacağım sözler veremem.Bilirsin fazlasıyla dürüstüm kendime.Şimdi yalanlarımla seni kandırmamı mı istiyorsun?Bence bir daha düşün.Hayatımda sadece bir defa kendime söyledim ve uzun yıllar sürdürebileceğim bir ilişki için hiç bir adım atmadım.Şimdi en azından kendimi bir yalana daha inandıramam.
      Ve söylediğim yalanlar, ya kimseyi mutlu etmezse...Ya o yalanlar gün gelir canımızı yakarsa.Gerçekten aşık olduğum adam tekrar gelir ve ben yapmamam gereken herhangi bir şeyi yaparsam?Aslında çift taraflı bakılabilir bu duruma aynı şeyler senin içinde geçerli.Yalnız hayatımın en önemli kurallarından biridir;acı çek ama kimseye acı çektirme.
       Kendime olan sadakatimi nereye koyacağız bu durumda...Biliyorsun, alabildiğine özgür bırakırım karşımdakini.Dönerse benimdir, dönmezse gitsin zaten.
       Yalanlar söyleyip seni de mi inandırayım?Oraya gitme, bunla konuşma, şuna bakma diye üzerinde hakimiyet kurmaya mı çalışayım?Ya da sen benim gelip geçici aşkım ol, her haltı yiyelim sıkılnca ayrılırız mı diyeyim?
      Tarzım değil ,biliyorsun.Eğer bir an için bile aklından farklı bir şey geçirdiysen, bu özelliklerim yüzünden olduğunu anlamıyor musun?
       Ben akışına bıraktım artık.Bırak bari ben istediğim gibi kalayım.Sen zaten kabına sığmayan deli dolu bir şeysin.Bırak bari ben durgun kalayım.Gönlüm yeterince yorgun,şimdi kalkıp seninle oyun oynamasını isteme.
        "Olmuyor bazen istesen de ...Olmuyor bazen..."
         Olmadığı yerde bırakalım ki daha önce olanlar güzel kalsın...Şimdi seni de kendimi de özgür bırakıyorum öyle alabildiğine bir özgürlük ki tahmin bile edemezsin.Ve dönersen benimsin , dönersen seninim.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Üşeniyorum Öyleyse Yarın

     Aklımda 40000 düşünce var.Düşünmem gereken kısım bilimum 3-5 i geçmez.Düşünmem gerekmeyen ama düşünsem faydalı olacak kısım maksimum 500.Bakıyorum  da beynimde bile düşüncelerimin öncelik sıralaması var.Derdim ne ki bu kadar anlayamıyorum.
      Hayatta her haltı düşününce madalya takıyorlar sanki.Kaldı ki bu madalya verilseydi bile beynimin üstünde kurdukları hakimiyet yüzünden kabul etmezdim.
     Bir de işin daha garip bir tarafı var ki düşünüp düşünüp sonuca varamadığımda sadece düşüncenin verdiği yorgunluk kalıyor.Daha sonra bu yorgunluk,bezginliğe dönüşürken sende yarattığı hava ise Allah kahretsin düşünmeyim oluyor.Şimdi ölür müsün , öldürür müsün?
    Devamlı düşünme olayını yaratan asıl durum ise kontrol manyaklığı.Tamamen böyle.Tüm olasılıkları hesaplayıp başına gelebilecek durumların optimizasyonu...Ve bu durum insanı ne kadar rahatsız etse de normal bir yaşam için gerekli.Eğer her düşündüğümüz olaylar çok net olsaydı  hayat bir tiyatro oyunu gibi olacaktı.Bunun için durumların net olmayışı da gerekli.
  Ve ne zamandır düşündüğüm mühim konulardan biri olan erkek arkadaş kısmı ise gerçekten değişik bir durum.Duruyorum ,düşünüyorum bu çocuk net olsa işin tadı tuzu kalmayacak.Zor olmayan şeylerden hoşlanmam.Üstelik zorluk bir yana bu çocuk o kadar net davranışlar sergilese ekstra kolay olacak.Hadi bunu da geçtim ,düşündüğüm kadar açık davransa her şey bir yana yemin ederim acayip soğurum.
  Karar; her şey olduğu gibi kalsın.Yaşamak bunları düşünmen gerektiğinde güzel.Ve nihayetinde hayat her zaman bana güzel sanırım biraz da özel.
    "Düşünüyorum öyleyse varım,üşeniyorum öyleyse yarın..."

4 Nisan 2012 Çarşamba

"Günaydın Bebeğim"

     Gelişin öyle güzeldi ki aslında, halen bir fotoğraf gibi aklımda...Daha önce terk edilmemiş yada  gidenler yüzünden parçalanmış bir kalbim olmasaydı eminim küt küt atardı.Yüzündeki gülümseme o kadar doğaldı ki insan bebeğiymiş ,canıymış,parçasıymış gibi sarılmak istiyor.Tabi klasik ben, ben sarılır mıyım hayır, sevsem söyler miyim hayır...Karşımdaki alim sanki nerden bilecek benim nasıl sevdiğimi.Ama benim yapım bu.
     Birine onu çok sevdiğini söylediğinde , ilk seni kaybetmeye çalışır.İnsanlar sevilmekten korkuyorsa ben ne yapabilirim ki...Sevilmek , insana sorumluluk yükler.Herkes bu sorumluluğu kaldırabilir mi , hayır.Herkes sorumluluk almayı sever mi , hayır.Eğer insan tecrübelerinden ders alıyorsa ve benim tecrübelerim böyle ise sorun ben de mi?Bu soruya benim cevabım hayır...
     Yüzyıllardır sorulan bu soruların cevaplarını bulmak için uğraşacak gücü kendimde bulamıyorum şimdilik.Her insan geçmişten gelen tecrübelerle hareket eder.Sobaya dokunur, eli yanar bir daha dokunmaz.Hayatta ki tecrübelerde böyledir.Bir kere canın yandığında bir daha dokunmak istemezsin.Ben de böyleyim.Beni anlamak o kadar zor değil.Çok düz bir mantık.
     Senden yada senle yaşayacaklarımdan değil, senden sonrasından çok korkuyorum.Onun için  sana sevdiğimi söylemem , özlediğimi belli etmem,seni kıskanmam huyum böyle der geçerim ve  kıskandığımı sadece ben bilirim.İnsanlardan zayıf yönlerimi saklamayı öğrendim.Ben ailemin tek çocuğuyum.Sevgiyi paylaşmayı sevmedim , sevemedim.Ama bunu diğerlerinden saklamayı öğrendim.Saklamazsam neler olacağını şöyle anlatabilirim.Genel olarak her zaman arkamdan zor olduğum söylenir.Zor kadınları yenmek , erkek egosunun tatmin noktasıdır.Bu durumda zayıf noktalar elde edilmişse oyun için gerekli olan malzemeler hazırdır.Tecrübelerimden elde ettiklerim arasında en büyük yer kaplayan kurallardan biridir ki şöyle; insanlara kendin hakkında ne kadar az malzeme verirsen canını o kadar az acıtırlar.
     Aslında, senin benim bütün dikenli tellerimi aştığın zamanlar var hiç bunları bilmeden.Ama bu anları tam olarak kavrayamıyorsun.Hemen basit bir örnek vereyim.O sabah ben odaya girdiğimde o şirinlik muskası yüzünle dediğin günaydın öyle bir andı.Ve fark edemedin.Ben bir kez daha kendimi saklama başarımı kutlarken, sen sadece kahvaltıyı hazırladığımı düşünüyordun.
                                                                                             

                                                                                                "Günaydın Bebeğim"

25 Mart 2012 Pazar

Ruhumun Aynasında Bugün Gördüklerim...

     İçimdeki boşlukla o kadar yüzleştiriyorsun ki bazen arkamı dönüp kaçmak geçmiyor değil aklımdan...Lakin yapamam, senden kaçabilmem için mantıklı sebeplerim olmalı.Bilirim herkese umursamaz gibi gösterirken kendi içinden geçenleri...
     Kaçmanın bir halta yaramadığını sen hayatıma girmeden az önce öğrendim ben.Cehennemin dibine kaçsan küçücük önemsiz bir şeyin seni başladığın yere döndüreceğini sen gelmeden önce öğrendim.Kaçmanın çözüm değil de bugünün kavgasını yarına ertelemekten başka bir şey olmadığını...
    Düşünüyorum da sırf gerçeklerle yüzleşmemek için daha ne kadar kaçabilirim ki?"Harbi Kız" olduğumu düşünürken bile sakladığım onca şey var burada.İşte şimdi ,gerçeklerimle yüzleşme zamanı.Seni gördüğümde , dizim titremiyor, kalbim öyle küt küt  atmıyor., midemde kelebekler falan uçuşmuyor.Ben seninleyken sonuna kadar kendim olabiliyorum, düşündüğümü ben bile tam anlatamazken anında anlayabiliyorsun, senle vakit geçirmek çok zevkli sabaha kadar konuşabilir, sonsuza kadar susabiliriz  ve bunun için dönüp trip atmayız birbirimize.Aslında bizim olayımız bundan ibaret.Birlikte güzel vakit geçiriyoruz, illa aramızdakilere  bir isim koymak peşinde değiliz, hakkımızda kimin ne düşüneceği de o kadar önemli değil...
     Seni kandırmamın bir manası yok.Belki sana hiç aşık olamam, belki adam gibi sevemem seni...Söz veremem bunlar için.Ama elimizdekini kaybetmemek için elimden geleni yapabilirim.Tüm bunların sonunda karar ve son söz sana ait.O yüzden bu yazının bir sonu yok.

22 Mart 2012 Perşembe

Kalabalık Mutluluklar ve Yalnız Hüzünler

   Küçük bir aktivite bir araya getirmişti bugün bizi....Hepsi sevdiklerimden oluşan küçük bir topluluk ve güzel haberler...Yanlış anlaşılmasın, böyle iyi bir gün geçirmeyeli uzun zaman olmuştu ve uzun zamandır böyle mutlu olmamıştım , güzel dağıttım.
    Şimdi çok büyük bir özür dileyeceğim.Evet, garip olduğunu inkar etmiyorum.Gözünün içine baka baka senden önceki kişiyi düşünerek , sana çok büyük bir haksızlık ediyorum.Ve tabii ki sen bunu bilmiyorsun.Aslında sende  onu gördüğüm birkaç yönün var ve sen bunu da bilmiyorsun.Bazen küçük bir espriye verdiğin bir cevap bile öncekiyle aynı oluyor ve  sen bunu da bilmiyorsun.Aramızda olan her neyse bir şey var inkar edemiyoruz, kabul edemiyoruz belki...Ya da çektiğim acılar beni öyle bir hale getirdi ki artık şizofreni belirtileri göstermeye başladım ,kim bilir?Başlanmamış bir ilişki bizimki  "sen varsın, ben varım ve biz yokuz" diye bir cümle okumuştum bir yerde, tam da öyle...Sadece çok iyi arkadaşız ve ben bundan eminim.Şimdi bunları bilseydin, diyeceksin ki niye dönmüyorsun öncekine?Onunla yarım bıraktık her şeyi ve tamamlanacak hiç bir şey bırakmadık geriye,kalanları attık bir gemiye saldık denize ve gemiyi yaktık...Anlayacağın dönüşü yok...Sana karşı bir vicdan azabı içindeyim ve sen bunu da bilmiyorsun...İşte onun için sana kocaman bir özür borcum var.
         Bugün kalabalık mutluluğumuzda, yalnız bir hüznümüz vardı.Ve sen bunu da bilmiyordun.İşte şimdi hiç bilemeyeceğin bütün detaylar burada.Sen detaylara takılmazsın , biliyorum.Olur da bir gün öğrenirsen ,umarım takılmazsın;
Senin şimdilik bugün yaşadıklarımızdan algılayabileceğin tek kısım var, o da  "Kalabalık Mutluluklar " .

20 Mart 2012 Salı

Biraz zaman...


     Seninle tanışmak büyük zevkti doğrusu...Sen gittiğinde acılarımın katlanılabilir hale gelmesi uzun zaman almasaydı...Her zaman ki gibi işler yolunda gitmedi ve film koptu.Sen gittin , aylar geçti ve ben hala alışamadım yokluğuna.Senden hoşlanmaya başladığımı ilk fark ettiğimde anneme gidip" O benim canımı istese de acıtamaz" demiştim.Bu kadar büyük konuştuğumu bilseydim asla söylemezdim.Sorun şu ki bilmeden öyle çok acıttın ki canımı acının dibine vurduğum anda bile çıkmak için bir çaba göstermedim.
  Beni o kadar çok yordun ki ayağa kalkmaya bile gücüm yoktu...Şimdi birileri geldi elimden tuttu ve ayağa kaldırmaya çalışıyor...Lütfen bundan sonra rüyama da girme...Seni düşünmekten yoruldum yokluğunda,biraz zaman ver de kendimi düşüneyim...

Artık Kalbim Yok-Küçük İskender

artık kalbim yok ağladığımda sana 
düşündüğümde seni artık kalbim yok 
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim 
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda 
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok ! 
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine 
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak 
köpeğine 
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi 
ve bekledim batmasını 
bekledim batmasını yanan bir gemi 
nasıl ağlayarak denize dökülürse 

istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok! 
artık kalbim yok baktığımda eski resimlere 
özlediğimde seni 
arta kalmış bir kalbim yok! 
YOK! 

Yazmak İsteyip de Yazamadıklarım Var!!!


   Çok yakın zamanda çok yakın bir dostum benden yazmamı istemişti...İşte o dosta sevgilerimle...Tamamen ona ithafen...   Nerden başlayacağımı bilmeden, belki ortasından belki sonundan bir yerden başlamak...
   Hep kendi doğrularıma göre yaşadım  hayatımı...Acılarımı , üzüntülerimi, kırgınlıklarımı, kızgınlıklarımı ve daha bir çok şeyi kendim seçtim...Seçtiğim gibi yaşadım...Yaşadığım gibi bıraktım...Üstünü açmadan, açmaya korkmadan fakat yine de açmaktan kaçarak...  Saklanmıyorum acılarımdan lakin herkes görmemeli , bilmemeli...Onları ben seçtim...  Çok sadık biriyimdir, öncelikle kendime ...O yüzden  zararı genelde kendime veririm.Sayılı kişi bilir  kendime yaptığım eziyeti...
  Her zaman olmasa da çoğu zaman kendimi suçlarım önce...Özgürlük, insanın ne istediğini seçmesiyle alakalı değil mi? İşte o yüzden özgürlüğümü elden bırakmam, seçtim ya sonuçları sadece beni bağlar...   İşte tam böyle bir zamanda biri beni kenara çekip , sen napıyosun kendine dedi...Olanı  biteni, geçeni gideni, geriye kalanı ve kalamayanları anlattım...Dediğim son söz , kimseye bir zararım yok ne yapıyorsam kendimeydi...  Daha sonra "sen "  yazmamı isteyen canım arkadaşımla bi konuşma yaptık..."Bıkkın " durduğumu belirtti...  Evet, haklısınız ...Uzun süreli bir eziyet dönemi çektirmiştim kendime... Ve tam da dediğiniz gibi hiçbir şey için en ufak bir adım atmıyordum... 
  Nerden nerelere geldiğimi görmemi sağladınız.Size kocaman teşekkürlerim var ;) Yeriniz ayrı...Ben de önerilerinizi dikkate alıp ufak adımlar atmaya başladım ;) 
  Şimdi deli dolu ,gözlerinin içi  gülen  eski dostunuz olabilmek için çaba harcamaya çalışıyorum...                                                            İlgililerin Bilgisine ;) 

Üç vakte kadar bir yol çıksaydı falımda...

            Başımın ağrısıyla içimde yanıp tutuşan bi gitme isteği var bu aralar...Gidip de dönme zamanı bilinmeyen bi yolculuğa çıkmak istiyorum.Tek başıma ya da kalabalık, "o"nla yada "o" olmadan,en güvendiklerim veya en sevdiklerimle...Yanımda kimin olacağının ya da olmayacağının hiç bir önemi yok..  Bu yolculuk öyle sabahlara kadar kopmalık falan değil.Sanırım ellisinde bi emeklinin tatili gibi huzur dolmalı ki içimdeki huzursuzluk dinmeli...Gerçi o yola çıkmak için şu aralar hiç uygun bir zaman değil, ama olsun.En azından hayalini kurmak huzur verici.  O yolculuğa çıkmadan, kendi iç dinginliğimi sağlama telaşında büyük adımlar attım.Sorularımın cevaplarını bulmak düşündüğüm kadar zor değilmiş.Neyse dönelim bu yolculuğa...
        Canım bacım, o kahve falında dahi beklenen yol çıkmadı, çıksaydı sonu kötü bile olsa gidecektim :)(Not: bu kısım özelllikle sanaydı
       Aradıklarıma dair umutlarım hiç bitmiyceken azından bununla sonuna kadar savaşabilirim...Ve sen her ne kadar inanmasan da "Bizi öldürmeyen her acı, güçlendirir..."(güçlendirdiği kısma ben de pek inanmıyorum belki) bu zamana kadar ayakta kalabildiysek rasgelelikten değil heralde ;)   
       Tüm yolculuklarımızın ,istediğimiz yere varması dileğiyle :)