İçimdeki boşlukla o kadar yüzleştiriyorsun ki bazen arkamı dönüp kaçmak geçmiyor değil aklımdan...Lakin yapamam, senden kaçabilmem için mantıklı sebeplerim olmalı.Bilirim herkese umursamaz gibi gösterirken kendi içinden geçenleri...
Kaçmanın bir halta yaramadığını sen hayatıma girmeden az önce öğrendim ben.Cehennemin dibine kaçsan küçücük önemsiz bir şeyin seni başladığın yere döndüreceğini sen gelmeden önce öğrendim.Kaçmanın çözüm değil de bugünün kavgasını yarına ertelemekten başka bir şey olmadığını...
Düşünüyorum da sırf gerçeklerle yüzleşmemek için daha ne kadar kaçabilirim ki?"Harbi Kız" olduğumu düşünürken bile sakladığım onca şey var burada.İşte şimdi ,gerçeklerimle yüzleşme zamanı.Seni gördüğümde , dizim titremiyor, kalbim öyle küt küt atmıyor., midemde kelebekler falan uçuşmuyor.Ben seninleyken sonuna kadar kendim olabiliyorum, düşündüğümü ben bile tam anlatamazken anında anlayabiliyorsun, senle vakit geçirmek çok zevkli sabaha kadar konuşabilir, sonsuza kadar susabiliriz ve bunun için dönüp trip atmayız birbirimize.Aslında bizim olayımız bundan ibaret.Birlikte güzel vakit geçiriyoruz, illa aramızdakilere bir isim koymak peşinde değiliz, hakkımızda kimin ne düşüneceği de o kadar önemli değil...
Seni kandırmamın bir manası yok.Belki sana hiç aşık olamam, belki adam gibi sevemem seni...Söz veremem bunlar için.Ama elimizdekini kaybetmemek için elimden geleni yapabilirim.Tüm bunların sonunda karar ve son söz sana ait.O yüzden bu yazının bir sonu yok.
25 Mart 2012 Pazar
22 Mart 2012 Perşembe
Kalabalık Mutluluklar ve Yalnız Hüzünler
Küçük bir aktivite bir araya getirmişti bugün bizi....Hepsi sevdiklerimden oluşan küçük bir topluluk ve güzel haberler...Yanlış anlaşılmasın, böyle iyi bir gün geçirmeyeli uzun zaman olmuştu ve uzun zamandır böyle mutlu olmamıştım , güzel dağıttım.
Şimdi çok büyük bir özür dileyeceğim.Evet, garip olduğunu inkar etmiyorum.Gözünün içine baka baka senden önceki kişiyi düşünerek , sana çok büyük bir haksızlık ediyorum.Ve tabii ki sen bunu bilmiyorsun.Aslında sende onu gördüğüm birkaç yönün var ve sen bunu da bilmiyorsun.Bazen küçük bir espriye verdiğin bir cevap bile öncekiyle aynı oluyor ve sen bunu da bilmiyorsun.Aramızda olan her neyse bir şey var inkar edemiyoruz, kabul edemiyoruz belki...Ya da çektiğim acılar beni öyle bir hale getirdi ki artık şizofreni belirtileri göstermeye başladım ,kim bilir?Başlanmamış bir ilişki bizimki "sen varsın, ben varım ve biz yokuz" diye bir cümle okumuştum bir yerde, tam da öyle...Sadece çok iyi arkadaşız ve ben bundan eminim.Şimdi bunları bilseydin, diyeceksin ki niye dönmüyorsun öncekine?Onunla yarım bıraktık her şeyi ve tamamlanacak hiç bir şey bırakmadık geriye,kalanları attık bir gemiye saldık denize ve gemiyi yaktık...Anlayacağın dönüşü yok...Sana karşı bir vicdan azabı içindeyim ve sen bunu da bilmiyorsun...İşte onun için sana kocaman bir özür borcum var.
Bugün kalabalık mutluluğumuzda, yalnız bir hüznümüz vardı.Ve sen bunu da bilmiyordun.İşte şimdi hiç bilemeyeceğin bütün detaylar burada.Sen detaylara takılmazsın , biliyorum.Olur da bir gün öğrenirsen ,umarım takılmazsın;
Senin şimdilik bugün yaşadıklarımızdan algılayabileceğin tek kısım var, o da "Kalabalık Mutluluklar " .
Şimdi çok büyük bir özür dileyeceğim.Evet, garip olduğunu inkar etmiyorum.Gözünün içine baka baka senden önceki kişiyi düşünerek , sana çok büyük bir haksızlık ediyorum.Ve tabii ki sen bunu bilmiyorsun.Aslında sende onu gördüğüm birkaç yönün var ve sen bunu da bilmiyorsun.Bazen küçük bir espriye verdiğin bir cevap bile öncekiyle aynı oluyor ve sen bunu da bilmiyorsun.Aramızda olan her neyse bir şey var inkar edemiyoruz, kabul edemiyoruz belki...Ya da çektiğim acılar beni öyle bir hale getirdi ki artık şizofreni belirtileri göstermeye başladım ,kim bilir?Başlanmamış bir ilişki bizimki "sen varsın, ben varım ve biz yokuz" diye bir cümle okumuştum bir yerde, tam da öyle...Sadece çok iyi arkadaşız ve ben bundan eminim.Şimdi bunları bilseydin, diyeceksin ki niye dönmüyorsun öncekine?Onunla yarım bıraktık her şeyi ve tamamlanacak hiç bir şey bırakmadık geriye,kalanları attık bir gemiye saldık denize ve gemiyi yaktık...Anlayacağın dönüşü yok...Sana karşı bir vicdan azabı içindeyim ve sen bunu da bilmiyorsun...İşte onun için sana kocaman bir özür borcum var.
Bugün kalabalık mutluluğumuzda, yalnız bir hüznümüz vardı.Ve sen bunu da bilmiyordun.İşte şimdi hiç bilemeyeceğin bütün detaylar burada.Sen detaylara takılmazsın , biliyorum.Olur da bir gün öğrenirsen ,umarım takılmazsın;
Senin şimdilik bugün yaşadıklarımızdan algılayabileceğin tek kısım var, o da "Kalabalık Mutluluklar " .
20 Mart 2012 Salı
Biraz zaman...
Seninle tanışmak büyük zevkti doğrusu...Sen gittiğinde acılarımın katlanılabilir hale gelmesi uzun zaman almasaydı...Her zaman ki gibi işler yolunda gitmedi ve film koptu.Sen gittin , aylar geçti ve ben hala alışamadım yokluğuna.Senden hoşlanmaya başladığımı ilk fark ettiğimde anneme gidip" O benim canımı istese de acıtamaz" demiştim.Bu kadar büyük konuştuğumu bilseydim asla söylemezdim.Sorun şu ki bilmeden öyle çok acıttın ki canımı acının dibine vurduğum anda bile çıkmak için bir çaba göstermedim.
Beni o kadar çok yordun ki ayağa kalkmaya bile gücüm yoktu...Şimdi birileri geldi elimden tuttu ve ayağa kaldırmaya çalışıyor...Lütfen bundan sonra rüyama da girme...Seni düşünmekten yoruldum yokluğunda,biraz zaman ver de kendimi düşüneyim...
Artık Kalbim Yok-Küçük İskender
artık kalbim yok ağladığımda sana
düşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak
köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi
ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi
nasıl ağlayarak denize dökülürse
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok!
artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni
arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!
düşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak
köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi
ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi
nasıl ağlayarak denize dökülürse
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok!
artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni
arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!
Yazmak İsteyip de Yazamadıklarım Var!!!
Çok yakın zamanda çok yakın bir dostum benden yazmamı istemişti...İşte o dosta sevgilerimle...Tamamen ona ithafen... Nerden başlayacağımı bilmeden, belki ortasından belki sonundan bir yerden başlamak...
Hep kendi doğrularıma göre yaşadım hayatımı...Acılarımı , üzüntülerimi, kırgınlıklarımı, kızgınlıklarımı ve daha bir çok şeyi kendim seçtim...Seçtiğim gibi yaşadım...Yaşadığım gibi bıraktım...Üstünü açmadan, açmaya korkmadan fakat yine de açmaktan kaçarak... Saklanmıyorum acılarımdan lakin herkes görmemeli , bilmemeli...Onları ben seçtim... Çok sadık biriyimdir, öncelikle kendime ...O yüzden zararı genelde kendime veririm.Sayılı kişi bilir kendime yaptığım eziyeti...
Her zaman olmasa da çoğu zaman kendimi suçlarım önce...Özgürlük, insanın ne istediğini seçmesiyle alakalı değil mi? İşte o yüzden özgürlüğümü elden bırakmam, seçtim ya sonuçları sadece beni bağlar... İşte tam böyle bir zamanda biri beni kenara çekip , sen napıyosun kendine dedi...Olanı biteni, geçeni gideni, geriye kalanı ve kalamayanları anlattım...Dediğim son söz , kimseye bir zararım yok ne yapıyorsam kendimeydi... Daha sonra "sen " yazmamı isteyen canım arkadaşımla bi konuşma yaptık..."Bıkkın " durduğumu belirtti... Evet, haklısınız ...Uzun süreli bir eziyet dönemi çektirmiştim kendime... Ve tam da dediğiniz gibi hiçbir şey için en ufak bir adım atmıyordum...
Nerden nerelere geldiğimi görmemi sağladınız.Size kocaman teşekkürlerim var ;) Yeriniz ayrı...Ben de önerilerinizi dikkate alıp ufak adımlar atmaya başladım ;)
Şimdi deli dolu ,gözlerinin içi gülen eski dostunuz olabilmek için çaba harcamaya çalışıyorum... İlgililerin Bilgisine ;)
Üç vakte kadar bir yol çıksaydı falımda...
Başımın ağrısıyla içimde yanıp tutuşan bi gitme isteği var bu aralar...Gidip de dönme zamanı bilinmeyen bi yolculuğa çıkmak istiyorum.Tek başıma ya da kalabalık, "o"nla yada "o" olmadan,en güvendiklerim veya en sevdiklerimle...Yanımda kimin olacağının ya da olmayacağının hiç bir önemi yok.. Bu yolculuk öyle sabahlara kadar kopmalık falan değil.Sanırım ellisinde bi emeklinin tatili gibi huzur dolmalı ki içimdeki huzursuzluk dinmeli...Gerçi o yola çıkmak için şu aralar hiç uygun bir zaman değil, ama olsun.En azından hayalini kurmak huzur verici. O yolculuğa çıkmadan, kendi iç dinginliğimi sağlama telaşında büyük adımlar attım.Sorularımın cevaplarını bulmak düşündüğüm kadar zor değilmiş.Neyse dönelim bu yolculuğa...
Canım bacım, o kahve falında dahi beklenen yol çıkmadı, çıksaydı sonu kötü bile olsa gidecektim :)(Not: bu kısım özelllikle sanaydı
Aradıklarıma dair umutlarım hiç bitmiycek, en azından bununla sonuna kadar savaşabilirim...Ve sen her ne kadar inanmasan da "Bizi öldürmeyen her acı, güçlendirir..."(güçlendirdiği kısma ben de pek inanmıyorum belki) bu zamana kadar ayakta kalabildiysek rasgelelikten değil heralde ;)
Tüm yolculuklarımızın ,istediğimiz yere varması dileğiyle :)
Tüm yolculuklarımızın ,istediğimiz yere varması dileğiyle :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)