Hayatıma girişin kadar çıkışın da anlamsız olacak mı merak ediyorum.Önceleri bana gelmeni bekledim.Sonra sana gelmeyi denedim.Daha sonraları senden kaçmayı denedim.Kararsızlığım tavan yaptı seninle.Ben senin küçük oyunlarında çok eğlendim.Umarım sen de eğlenmişsindir.
Herşeye rağmen hayatıma girişinle, dibe vurmuşluğumun boyutunu değiştirdin.Kötü günümde halimden anlayıp, dinlemeye çalıştın.Kimseye bir şey anlatmayan ben sana hiç susmadan anlattım.Sadece bu durum için çok teşekkür ederim.İyi ki hayatıma misafirliğe gelmişsin.
Tabii ki bu kötü dönemlerimde biraz sevgiye,ilgiye ihtiyacım vardı.Senden gördüğüm ilgi benim senden hoşlanmamı sağladı.Hoşlandım adım attım, gelmedin.Durdum öylece gelmedin.Kaçtım senden ,gitmedin.Ben ne kadar kararsızsam sen o kadar ayran gönüllü çıktın.
Senle ben ,biz olamadık.Ama bir arada güzeldik.Seninle geçirdiğim tüm vakitler güzeldi.Hoş artık hepsi boş...Yaptığın yoklamaların sertliği arttıkça alamadığın cevaplar seni göt etmeye yetti.Haklısın, olanlar içinde benim de payım var.
Tabii her zaman ki gibi olayları geyiğe alıcam.Biliyorsun can kırıklarımı içimde saklarım ben .Daha ellemeden ellerin oldun.Hayırlı olsun.Üstelik gecenin bir yarısı ilan ettiğin ilişkini, ertesi gün saklamaya çalışman gerçekten çok hoş...Bu ilişkine başlamadan kızı atacak ev araman da gerçekten takdire şayan...
Ben zordum bunu biliyordun.Sana gel demedim belki ama gelmeni bekledim.Bu yüzden sana gel diyebilen kolay bir hatuna gitmen beni çok da etkilemiyor.Çok teşekkürler ben de yarattığın hayal kırıklığı için.Tam bir hayal kırıklığısın.Abartısız ve çok net.
"Beklentilerimin çok altında çıktın.Tebrikler..."
30 Nisan 2012 Pazartesi
25 Nisan 2012 Çarşamba
Dürüstlük Yanında Güveni Getirmeyebilir...
Hayatımı seninle geçirir miyim?Ya da daha kısa bir bölümünün içine seni de alsam mı?Bu sorular senin için duyduğum kararsızlığın bana sorduğu sorular ve ben bu sorularla yaşıyorum.
Dürüstlük iyidir tabii ki asla karşı değilim.Ama belli bir dozu olmalı.Geçmişini bilmem gerekir,evet.Ama özel anıların kalmalı ve ben saygı gösterebilmeliyim.Geçmişini gözüme sokmamalısın mesela.Oturup geçmişimizi konuşabiliriz, anılarımızı silelim diyemem sonuçta.Benden öncekilerle çekilmiş fotoğrafların yada hoş konuşmalarınız bilgisayarında özel bir klasörde bulunmamalı.
Sıra bana gelmeyecek mi sandınız, yanıldınız.Benim de bir geçmişim , çok özel anlar yaşadığım eski bir sevgilim ve hoşluğu bir yana bırak her kadını mutlu edebilecek kadar güzel konuştuğumuz eski bir flörtüm var.Ama sen bunların hiç birinden haberdar değilsin mesela.Ve dürüstlüğüm ne kadar mı o da şöyle sen sadece senden öncekilerin adını bilebilirsin.Gerisi sadece bana ait.
İlişkide en önemli noktalardan biridir güven.Ve eski sevgilimle en yakın olduğumuz anda yüzüne sana güvenmiyorum diyebilecek kadar dürüstüm.Şimdi sen bilirsin bana güvenip güvenmeyeceğini.Çünkü ben başka bir konuyu anlatacağım, benim sana olan güvenimi(!)
Sen karşımda bütün ilişkilerinle dururken, bedenin bile ben ortam çocuğuyum önüme geleni götürürüm diye bas bas bağırırken benim sana olan güvenimi (!) anlatacağım.Dürüstlüğüne güvenirim.Yanında hiç düşünmeden sarhoş olabilirim.Bütün sırlarımı sana emanet edebilirim ve gözüm asla arkada kalmaz.Belli şeyler oluğunda ertesi gün gitmiş olmayacağını bilirim.Ama bunun ötesinde herhangi bir kızla ettiğin en küçük bir muhabbet beni fitil eder ve sana olan bütün güvenim yerle bir demek anlamına gelir bu.
Şimdi neyine mi güvenmiyorum?Bu soruya ben bir cevap bulamam.Sanırım benim anlattıklarım ışığında senin bir sonuca varman lazım.
Ben seni tam olarak tanıdığımı düşünmüyorum .Tanışalı sadece birkaç ay oldu.Sana olan bu güvensizliğin sebebi senin bana anlattığın geçmişin olabilir , mesela.
Bir insana zamanla güvenmezsin.Güvenle başlarsın , zaman içinde ya o bunun hakkını verir ya da güvenini boşa çıkartır.Zaman tanımlanamayan bir kavram en basitinden, güveni anlatabilirsin oysa.Açıklanabilir bir olguyu tanımlanamayan bir kavramla anlatamazsın.
Zamanla güven kazanılabilseydi ihanet ilişkileri bitirmezdi.Şöyle açıklayım verilen ikinci şans iyiye kullanıldığında ilişki ilk haline dönebilirdi.Güven öyle bir şey ki kırıldığında ne kadar uğraşırsan uğraş ilk haline getiremezsin.
İlişkide dürüstlüğün bokunu çıkarıp bütün geçmişini anlatmaya çalışırsan,karşındakine dürüst olduğun düşüncesini yerleştimiş olmazsın.Sadece soru işaretleri yerleştirirsin.Ve her güveni kıran aslında küçük bir soru işaretidir.
"Ya çok güçlü davran, devamlı güvenmeye bir ömür ada.Ve bundan hiç vazgeçme.Vazgeçtiğin anda arkandan söyletebileceğin tek söz var "dönek"ki bunu hiç hak etmediğini düşünüyorum.Ya da bu güvensizliğin sonu gelmeyecek, ben baş edemeyeceğim,zamanla düzelmez bu diyeceksin.Ve sonrasında yapabilirsen hiç arkana bakmadan yeni adımlar atacaksın, kendi özgüvenli hayatına."
Eğer güvenilmeyen sizseniz ve bu güveni sarsacak bir şey yapmadığınıza inanıyorsanız şu sözü unutmayın."Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, Bana güven diyemezsin. O bunu hissetmiyorsa, tek bir söz söyleyebilirsin: 'Sen bilirsin'. "
Sonuç olarak güven istenildiği takdirde kazanılabilen bir şey değil.Ve inanın güven duygusu zamanla doğru orantılı değil.Seçim sizin ...
Dürüstlük iyidir tabii ki asla karşı değilim.Ama belli bir dozu olmalı.Geçmişini bilmem gerekir,evet.Ama özel anıların kalmalı ve ben saygı gösterebilmeliyim.Geçmişini gözüme sokmamalısın mesela.Oturup geçmişimizi konuşabiliriz, anılarımızı silelim diyemem sonuçta.Benden öncekilerle çekilmiş fotoğrafların yada hoş konuşmalarınız bilgisayarında özel bir klasörde bulunmamalı.
Sıra bana gelmeyecek mi sandınız, yanıldınız.Benim de bir geçmişim , çok özel anlar yaşadığım eski bir sevgilim ve hoşluğu bir yana bırak her kadını mutlu edebilecek kadar güzel konuştuğumuz eski bir flörtüm var.Ama sen bunların hiç birinden haberdar değilsin mesela.Ve dürüstlüğüm ne kadar mı o da şöyle sen sadece senden öncekilerin adını bilebilirsin.Gerisi sadece bana ait.
İlişkide en önemli noktalardan biridir güven.Ve eski sevgilimle en yakın olduğumuz anda yüzüne sana güvenmiyorum diyebilecek kadar dürüstüm.Şimdi sen bilirsin bana güvenip güvenmeyeceğini.Çünkü ben başka bir konuyu anlatacağım, benim sana olan güvenimi(!)
Sen karşımda bütün ilişkilerinle dururken, bedenin bile ben ortam çocuğuyum önüme geleni götürürüm diye bas bas bağırırken benim sana olan güvenimi (!) anlatacağım.Dürüstlüğüne güvenirim.Yanında hiç düşünmeden sarhoş olabilirim.Bütün sırlarımı sana emanet edebilirim ve gözüm asla arkada kalmaz.Belli şeyler oluğunda ertesi gün gitmiş olmayacağını bilirim.Ama bunun ötesinde herhangi bir kızla ettiğin en küçük bir muhabbet beni fitil eder ve sana olan bütün güvenim yerle bir demek anlamına gelir bu.
Şimdi neyine mi güvenmiyorum?Bu soruya ben bir cevap bulamam.Sanırım benim anlattıklarım ışığında senin bir sonuca varman lazım.
Ben seni tam olarak tanıdığımı düşünmüyorum .Tanışalı sadece birkaç ay oldu.Sana olan bu güvensizliğin sebebi senin bana anlattığın geçmişin olabilir , mesela.
Bir insana zamanla güvenmezsin.Güvenle başlarsın , zaman içinde ya o bunun hakkını verir ya da güvenini boşa çıkartır.Zaman tanımlanamayan bir kavram en basitinden, güveni anlatabilirsin oysa.Açıklanabilir bir olguyu tanımlanamayan bir kavramla anlatamazsın.
Zamanla güven kazanılabilseydi ihanet ilişkileri bitirmezdi.Şöyle açıklayım verilen ikinci şans iyiye kullanıldığında ilişki ilk haline dönebilirdi.Güven öyle bir şey ki kırıldığında ne kadar uğraşırsan uğraş ilk haline getiremezsin.
İlişkide dürüstlüğün bokunu çıkarıp bütün geçmişini anlatmaya çalışırsan,karşındakine dürüst olduğun düşüncesini yerleştimiş olmazsın.Sadece soru işaretleri yerleştirirsin.Ve her güveni kıran aslında küçük bir soru işaretidir.
"Ya çok güçlü davran, devamlı güvenmeye bir ömür ada.Ve bundan hiç vazgeçme.Vazgeçtiğin anda arkandan söyletebileceğin tek söz var "dönek"ki bunu hiç hak etmediğini düşünüyorum.Ya da bu güvensizliğin sonu gelmeyecek, ben baş edemeyeceğim,zamanla düzelmez bu diyeceksin.Ve sonrasında yapabilirsen hiç arkana bakmadan yeni adımlar atacaksın, kendi özgüvenli hayatına."
Eğer güvenilmeyen sizseniz ve bu güveni sarsacak bir şey yapmadığınıza inanıyorsanız şu sözü unutmayın."Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, Bana güven diyemezsin. O bunu hissetmiyorsa, tek bir söz söyleyebilirsin: 'Sen bilirsin'. "
Sonuç olarak güven istenildiği takdirde kazanılabilen bir şey değil.Ve inanın güven duygusu zamanla doğru orantılı değil.Seçim sizin ...
17 Nisan 2012 Salı
Taktik Savaşlarının Galibi...
Geçen gün arkadaşımla senden konuşuyoruz.Ettiğin lafların altındaki asıl niyeti tartışıyorduk.Görmüş , geçirmiş, renkli kişilik, her haltı bilen, sen demeden anlayan, özgüveni tavan yapmış, ortam çocuğu...
Bugüne kadar yaptıklarının ,dediklerinin ne anlama geldiğini iyi ya da kötü bir anlam yüklemeye çalışıyorduk.Çünkü son davranışların o kadar anlamsız ki basit anlamlar yüklemeyi sevmediğimden arkadaşlarımla konuşuyorum.
Senin benim sınırlarımı zorladığında neler yapılmalı, ne yaparsak başımızdan savuştururuz bu saldırıları.Nitekim sınırlarımı zorlayan hiç kimseyi yanımda tutmadığımı nerden bileceksin?Seni hayatımdan çıkarmamak için sınırlarımı nasıl esnetebileceğimi ve sınırlarımı zorlamanı nasıl engelleyeceğimizi konuştuk.
Çok başarılı fikirler çıktı hatta.Açıkası biraz da eğlenceli bir durumdu.Ve en son senin taktiklerin hakkında öyle bir laf etti ki , o anda senin taktiklerin yerle bir olmuştu benim için.
Gider.Günlerce belki haftalarca konuşmaz.Sonra bir anda 40 yılın dostuymuş gibi bir hava içinde konuşur.Sonra o onca zamandan sonra yapılan konuşmada da her laftan bir şey çıkartıp gelebildiğince gelir üzerine.E dedim sınırlarımı zorladığında tepki verirsem ne olacak?O zaman iki ihtimal var dedi.Ya kıymet bilecek , elimden kaçırmayım durumlarına girecek ki bunun olasılığı çok düşük.Ya da nasıl olsa elimde diyip bulduğu her fırsatta daha da üzerine gelecek.
Al benim canım bunca zamandır yaşadıklarımızın özeti.Hatta en son üzerime geldiğinde ki iğrençliğin inan aklımdan çıkmayacak.O an içimden sana neler saydırdığımı duyabilseydin istediğin cevabı alacaktın.Ama ben bu iki ucu pis değnek durumlarında çok sakin olurum.İçimde kopan fırtınaları dindirmeyi bilirim.
Ama şu durumda senin için düşünebildiğim tek bir durum var.Ben sana sevgilim diyemem, sana hayatımda o kadar büyük bir yer veremem.Bana ağır gelir; bu kadar basit bir insana hayatımdaki en özel yerlerden birini vermek...
Bugüne kadar yaptıklarının ,dediklerinin ne anlama geldiğini iyi ya da kötü bir anlam yüklemeye çalışıyorduk.Çünkü son davranışların o kadar anlamsız ki basit anlamlar yüklemeyi sevmediğimden arkadaşlarımla konuşuyorum.
Senin benim sınırlarımı zorladığında neler yapılmalı, ne yaparsak başımızdan savuştururuz bu saldırıları.Nitekim sınırlarımı zorlayan hiç kimseyi yanımda tutmadığımı nerden bileceksin?Seni hayatımdan çıkarmamak için sınırlarımı nasıl esnetebileceğimi ve sınırlarımı zorlamanı nasıl engelleyeceğimizi konuştuk.
Çok başarılı fikirler çıktı hatta.Açıkası biraz da eğlenceli bir durumdu.Ve en son senin taktiklerin hakkında öyle bir laf etti ki , o anda senin taktiklerin yerle bir olmuştu benim için.
Gider.Günlerce belki haftalarca konuşmaz.Sonra bir anda 40 yılın dostuymuş gibi bir hava içinde konuşur.Sonra o onca zamandan sonra yapılan konuşmada da her laftan bir şey çıkartıp gelebildiğince gelir üzerine.E dedim sınırlarımı zorladığında tepki verirsem ne olacak?O zaman iki ihtimal var dedi.Ya kıymet bilecek , elimden kaçırmayım durumlarına girecek ki bunun olasılığı çok düşük.Ya da nasıl olsa elimde diyip bulduğu her fırsatta daha da üzerine gelecek.
Al benim canım bunca zamandır yaşadıklarımızın özeti.Hatta en son üzerime geldiğinde ki iğrençliğin inan aklımdan çıkmayacak.O an içimden sana neler saydırdığımı duyabilseydin istediğin cevabı alacaktın.Ama ben bu iki ucu pis değnek durumlarında çok sakin olurum.İçimde kopan fırtınaları dindirmeyi bilirim.
Ama şu durumda senin için düşünebildiğim tek bir durum var.Ben sana sevgilim diyemem, sana hayatımda o kadar büyük bir yer veremem.Bana ağır gelir; bu kadar basit bir insana hayatımdaki en özel yerlerden birini vermek...
16 Nisan 2012 Pazartesi
Büyük Hayaller İçindeki Küçük Adam
Hadi kalk gel, bul bir bahane.Doya doya gülelim.Sadece sen ve ben olmayalım, biz olalım bir kaç saatliğine.Ne sen şu an bedensel ihtiyaçların için bulduğun sevgilini düşün ne de ben öncekileri.Öylece duralım ve eğlenelim.
Belki çıkıp cehennemin dibine kadar yürür, yorulduğumuzda oturduğumuz yerden güleriz deliliğimize.Bir gün olsun bizim olsun.
Ama nedense ben bu hayali seninle değil senden öncekiyle kuruyorum.Hayalimde seninle yürüdüğümü düşünürken önce kokun değişiyor, sonra sesin ,nefesin ve bir bakıyorum önceki oluyorsun.
Hareketlerinden çıkardığım anlamların beni tatmin etmediğini düşünmeye başlıyorum.Sonra aklıma eski sevgilimin gülüşü, bakışı ve beni incitmemek için nasıl bu kadar hassas olduğunu anlayamadığım dokunuşları geliyor.Sen benim sevgimi ölçmeye çalışırken onun hiç bir karşılık beklemeden üzerime savurduğu sevgisi geliyor gözlerimin önüne.Ve sonunda hatırlıyorum ki sen bugüne kadar kimseyi sevmeyi beceremedin ki...
Oturup ağlanacak halime gülüp geçiyorum.
Ben hiç keşke demem.Yaralarımı kanattıkça kanatır, o keşkelerin hıncını kendimden çıkarırım.Eski sevgilim için olan keşkelerimi de böyle yaparak ödetiyorum kendime.Ve sen o küçük aşk oyunlarınla beni yola getirmeye çalışıyorsun.Bildiklerine benzemediğimi kabul et , o yüksek egonu bir kenara bırak, çık karşıma en azından hislerinden söz et.Belki bu durumda geçmişime ve bana karşı bir şansın olur.Son olarak, böyle yapmaya devam edecek olursan dönüp baktığında tanıdığın insan ben olmayacağım.
Azıcık yürekli ol , yenilmeyi göze al, aşık olmayı beceremiyorsun bari aşk acısını çekmeyi göze al.Aşık olmadı ki aşk acısı çekesin.O kıçı kırık iki sancıyı da aşk acısı sanacaksın.
Biraz büyü nolur?Böyle küçük bir bebek gibisin.Konuşamayan , apalamayan bir bebek.Her şeyin ayağına gelmesini bekleme.Kimse sana bir şey veremez, adamsan sen alırsın.
Bir miktar da adam ol.O küçük aşk oyunlarına üçüncü kişileri dahil etme.Seni benimle oyun oynayacak değerde bulursam ve sen o küçücük oyunlara üçüncü kişileri sokacak olursan iki ihtimal var.Ya ben de araya bir üçüncü kişiyi öyle bir alırım ki o küçücük yüreğinde bu güne kadar yaşadığın en büyük acı olmaya imza atarım.Yada o oyunu başına yıkar, elimde sana dair ne varsa alır, kırar arkama bakmadan giderim.
"Ben ne gemiler yaktım ,Sevgili.Kıçı kırık bir sandalın lafı olmaz."
Belki çıkıp cehennemin dibine kadar yürür, yorulduğumuzda oturduğumuz yerden güleriz deliliğimize.Bir gün olsun bizim olsun.
Ama nedense ben bu hayali seninle değil senden öncekiyle kuruyorum.Hayalimde seninle yürüdüğümü düşünürken önce kokun değişiyor, sonra sesin ,nefesin ve bir bakıyorum önceki oluyorsun.
Hareketlerinden çıkardığım anlamların beni tatmin etmediğini düşünmeye başlıyorum.Sonra aklıma eski sevgilimin gülüşü, bakışı ve beni incitmemek için nasıl bu kadar hassas olduğunu anlayamadığım dokunuşları geliyor.Sen benim sevgimi ölçmeye çalışırken onun hiç bir karşılık beklemeden üzerime savurduğu sevgisi geliyor gözlerimin önüne.Ve sonunda hatırlıyorum ki sen bugüne kadar kimseyi sevmeyi beceremedin ki...
Oturup ağlanacak halime gülüp geçiyorum.
Ben hiç keşke demem.Yaralarımı kanattıkça kanatır, o keşkelerin hıncını kendimden çıkarırım.Eski sevgilim için olan keşkelerimi de böyle yaparak ödetiyorum kendime.Ve sen o küçük aşk oyunlarınla beni yola getirmeye çalışıyorsun.Bildiklerine benzemediğimi kabul et , o yüksek egonu bir kenara bırak, çık karşıma en azından hislerinden söz et.Belki bu durumda geçmişime ve bana karşı bir şansın olur.Son olarak, böyle yapmaya devam edecek olursan dönüp baktığında tanıdığın insan ben olmayacağım.
Azıcık yürekli ol , yenilmeyi göze al, aşık olmayı beceremiyorsun bari aşk acısını çekmeyi göze al.Aşık olmadı ki aşk acısı çekesin.O kıçı kırık iki sancıyı da aşk acısı sanacaksın.
Biraz büyü nolur?Böyle küçük bir bebek gibisin.Konuşamayan , apalamayan bir bebek.Her şeyin ayağına gelmesini bekleme.Kimse sana bir şey veremez, adamsan sen alırsın.
Bir miktar da adam ol.O küçük aşk oyunlarına üçüncü kişileri dahil etme.Seni benimle oyun oynayacak değerde bulursam ve sen o küçücük oyunlara üçüncü kişileri sokacak olursan iki ihtimal var.Ya ben de araya bir üçüncü kişiyi öyle bir alırım ki o küçücük yüreğinde bu güne kadar yaşadığın en büyük acı olmaya imza atarım.Yada o oyunu başına yıkar, elimde sana dair ne varsa alır, kırar arkama bakmadan giderim.
"Ben ne gemiler yaktım ,Sevgili.Kıçı kırık bir sandalın lafı olmaz."
9 Nisan 2012 Pazartesi
Dönersen Benimsin Dönersen Seninim
Bazen değil belki de hiçbir zaman. Sana aşık olamam belki.Ama çok sevebilirim.Ben bunları daha önce söyledim ve yineliyorum.Eğer herhangi bir şey hissediyorsan ya da hissetmişsen bu tamamen benim zor olamam ve senin yüksek egonu doyurmanla alakalı.
Ben sana tutamayacağım sözler veremem.Bilirsin fazlasıyla dürüstüm kendime.Şimdi yalanlarımla seni kandırmamı mı istiyorsun?Bence bir daha düşün.Hayatımda sadece bir defa kendime söyledim ve uzun yıllar sürdürebileceğim bir ilişki için hiç bir adım atmadım.Şimdi en azından kendimi bir yalana daha inandıramam.
Ve söylediğim yalanlar, ya kimseyi mutlu etmezse...Ya o yalanlar gün gelir canımızı yakarsa.Gerçekten aşık olduğum adam tekrar gelir ve ben yapmamam gereken herhangi bir şeyi yaparsam?Aslında çift taraflı bakılabilir bu duruma aynı şeyler senin içinde geçerli.Yalnız hayatımın en önemli kurallarından biridir;acı çek ama kimseye acı çektirme.
Kendime olan sadakatimi nereye koyacağız bu durumda...Biliyorsun, alabildiğine özgür bırakırım karşımdakini.Dönerse benimdir, dönmezse gitsin zaten.
Yalanlar söyleyip seni de mi inandırayım?Oraya gitme, bunla konuşma, şuna bakma diye üzerinde hakimiyet kurmaya mı çalışayım?Ya da sen benim gelip geçici aşkım ol, her haltı yiyelim sıkılnca ayrılırız mı diyeyim?
Tarzım değil ,biliyorsun.Eğer bir an için bile aklından farklı bir şey geçirdiysen, bu özelliklerim yüzünden olduğunu anlamıyor musun?
Ben akışına bıraktım artık.Bırak bari ben istediğim gibi kalayım.Sen zaten kabına sığmayan deli dolu bir şeysin.Bırak bari ben durgun kalayım.Gönlüm yeterince yorgun,şimdi kalkıp seninle oyun oynamasını isteme.
"Olmuyor bazen istesen de ...Olmuyor bazen..."
Olmadığı yerde bırakalım ki daha önce olanlar güzel kalsın...Şimdi seni de kendimi de özgür bırakıyorum öyle alabildiğine bir özgürlük ki tahmin bile edemezsin.Ve dönersen benimsin , dönersen seninim.
Ben sana tutamayacağım sözler veremem.Bilirsin fazlasıyla dürüstüm kendime.Şimdi yalanlarımla seni kandırmamı mı istiyorsun?Bence bir daha düşün.Hayatımda sadece bir defa kendime söyledim ve uzun yıllar sürdürebileceğim bir ilişki için hiç bir adım atmadım.Şimdi en azından kendimi bir yalana daha inandıramam.
Ve söylediğim yalanlar, ya kimseyi mutlu etmezse...Ya o yalanlar gün gelir canımızı yakarsa.Gerçekten aşık olduğum adam tekrar gelir ve ben yapmamam gereken herhangi bir şeyi yaparsam?Aslında çift taraflı bakılabilir bu duruma aynı şeyler senin içinde geçerli.Yalnız hayatımın en önemli kurallarından biridir;acı çek ama kimseye acı çektirme.
Kendime olan sadakatimi nereye koyacağız bu durumda...Biliyorsun, alabildiğine özgür bırakırım karşımdakini.Dönerse benimdir, dönmezse gitsin zaten.
Yalanlar söyleyip seni de mi inandırayım?Oraya gitme, bunla konuşma, şuna bakma diye üzerinde hakimiyet kurmaya mı çalışayım?Ya da sen benim gelip geçici aşkım ol, her haltı yiyelim sıkılnca ayrılırız mı diyeyim?
Tarzım değil ,biliyorsun.Eğer bir an için bile aklından farklı bir şey geçirdiysen, bu özelliklerim yüzünden olduğunu anlamıyor musun?
Ben akışına bıraktım artık.Bırak bari ben istediğim gibi kalayım.Sen zaten kabına sığmayan deli dolu bir şeysin.Bırak bari ben durgun kalayım.Gönlüm yeterince yorgun,şimdi kalkıp seninle oyun oynamasını isteme.
"Olmuyor bazen istesen de ...Olmuyor bazen..."
Olmadığı yerde bırakalım ki daha önce olanlar güzel kalsın...Şimdi seni de kendimi de özgür bırakıyorum öyle alabildiğine bir özgürlük ki tahmin bile edemezsin.Ve dönersen benimsin , dönersen seninim.
7 Nisan 2012 Cumartesi
Üşeniyorum Öyleyse Yarın
Aklımda 40000 düşünce var.Düşünmem gereken kısım bilimum 3-5 i geçmez.Düşünmem gerekmeyen ama düşünsem faydalı olacak kısım maksimum 500.Bakıyorum da beynimde bile düşüncelerimin öncelik sıralaması var.Derdim ne ki bu kadar anlayamıyorum.
Hayatta her haltı düşününce madalya takıyorlar sanki.Kaldı ki bu madalya verilseydi bile beynimin üstünde kurdukları hakimiyet yüzünden kabul etmezdim.
Bir de işin daha garip bir tarafı var ki düşünüp düşünüp sonuca varamadığımda sadece düşüncenin verdiği yorgunluk kalıyor.Daha sonra bu yorgunluk,bezginliğe dönüşürken sende yarattığı hava ise Allah kahretsin düşünmeyim oluyor.Şimdi ölür müsün , öldürür müsün?
Devamlı düşünme olayını yaratan asıl durum ise kontrol manyaklığı.Tamamen böyle.Tüm olasılıkları hesaplayıp başına gelebilecek durumların optimizasyonu...Ve bu durum insanı ne kadar rahatsız etse de normal bir yaşam için gerekli.Eğer her düşündüğümüz olaylar çok net olsaydı hayat bir tiyatro oyunu gibi olacaktı.Bunun için durumların net olmayışı da gerekli.
Ve ne zamandır düşündüğüm mühim konulardan biri olan erkek arkadaş kısmı ise gerçekten değişik bir durum.Duruyorum ,düşünüyorum bu çocuk net olsa işin tadı tuzu kalmayacak.Zor olmayan şeylerden hoşlanmam.Üstelik zorluk bir yana bu çocuk o kadar net davranışlar sergilese ekstra kolay olacak.Hadi bunu da geçtim ,düşündüğüm kadar açık davransa her şey bir yana yemin ederim acayip soğurum.
Karar; her şey olduğu gibi kalsın.Yaşamak bunları düşünmen gerektiğinde güzel.Ve nihayetinde hayat her zaman bana güzel sanırım biraz da özel.
"Düşünüyorum öyleyse varım,üşeniyorum öyleyse yarın..."
Hayatta her haltı düşününce madalya takıyorlar sanki.Kaldı ki bu madalya verilseydi bile beynimin üstünde kurdukları hakimiyet yüzünden kabul etmezdim.
Bir de işin daha garip bir tarafı var ki düşünüp düşünüp sonuca varamadığımda sadece düşüncenin verdiği yorgunluk kalıyor.Daha sonra bu yorgunluk,bezginliğe dönüşürken sende yarattığı hava ise Allah kahretsin düşünmeyim oluyor.Şimdi ölür müsün , öldürür müsün?
Devamlı düşünme olayını yaratan asıl durum ise kontrol manyaklığı.Tamamen böyle.Tüm olasılıkları hesaplayıp başına gelebilecek durumların optimizasyonu...Ve bu durum insanı ne kadar rahatsız etse de normal bir yaşam için gerekli.Eğer her düşündüğümüz olaylar çok net olsaydı hayat bir tiyatro oyunu gibi olacaktı.Bunun için durumların net olmayışı da gerekli.
Ve ne zamandır düşündüğüm mühim konulardan biri olan erkek arkadaş kısmı ise gerçekten değişik bir durum.Duruyorum ,düşünüyorum bu çocuk net olsa işin tadı tuzu kalmayacak.Zor olmayan şeylerden hoşlanmam.Üstelik zorluk bir yana bu çocuk o kadar net davranışlar sergilese ekstra kolay olacak.Hadi bunu da geçtim ,düşündüğüm kadar açık davransa her şey bir yana yemin ederim acayip soğurum.
Karar; her şey olduğu gibi kalsın.Yaşamak bunları düşünmen gerektiğinde güzel.Ve nihayetinde hayat her zaman bana güzel sanırım biraz da özel.
"Düşünüyorum öyleyse varım,üşeniyorum öyleyse yarın..."
4 Nisan 2012 Çarşamba
"Günaydın Bebeğim"
Gelişin öyle güzeldi ki aslında, halen bir fotoğraf gibi aklımda...Daha önce terk edilmemiş yada gidenler yüzünden parçalanmış bir kalbim olmasaydı eminim küt küt atardı.Yüzündeki gülümseme o kadar doğaldı ki insan bebeğiymiş ,canıymış,parçasıymış gibi sarılmak istiyor.Tabi klasik ben, ben sarılır mıyım hayır, sevsem söyler miyim hayır...Karşımdaki alim sanki nerden bilecek benim nasıl sevdiğimi.Ama benim yapım bu.
Birine onu çok sevdiğini söylediğinde , ilk seni kaybetmeye çalışır.İnsanlar sevilmekten korkuyorsa ben ne yapabilirim ki...Sevilmek , insana sorumluluk yükler.Herkes bu sorumluluğu kaldırabilir mi , hayır.Herkes sorumluluk almayı sever mi , hayır.Eğer insan tecrübelerinden ders alıyorsa ve benim tecrübelerim böyle ise sorun ben de mi?Bu soruya benim cevabım hayır...
Yüzyıllardır sorulan bu soruların cevaplarını bulmak için uğraşacak gücü kendimde bulamıyorum şimdilik.Her insan geçmişten gelen tecrübelerle hareket eder.Sobaya dokunur, eli yanar bir daha dokunmaz.Hayatta ki tecrübelerde böyledir.Bir kere canın yandığında bir daha dokunmak istemezsin.Ben de böyleyim.Beni anlamak o kadar zor değil.Çok düz bir mantık.
Senden yada senle yaşayacaklarımdan değil, senden sonrasından çok korkuyorum.Onun için sana sevdiğimi söylemem , özlediğimi belli etmem,seni kıskanmam huyum böyle der geçerim ve kıskandığımı sadece ben bilirim.İnsanlardan zayıf yönlerimi saklamayı öğrendim.Ben ailemin tek çocuğuyum.Sevgiyi paylaşmayı sevmedim , sevemedim.Ama bunu diğerlerinden saklamayı öğrendim.Saklamazsam neler olacağını şöyle anlatabilirim.Genel olarak her zaman arkamdan zor olduğum söylenir.Zor kadınları yenmek , erkek egosunun tatmin noktasıdır.Bu durumda zayıf noktalar elde edilmişse oyun için gerekli olan malzemeler hazırdır.Tecrübelerimden elde ettiklerim arasında en büyük yer kaplayan kurallardan biridir ki şöyle; insanlara kendin hakkında ne kadar az malzeme verirsen canını o kadar az acıtırlar.
Aslında, senin benim bütün dikenli tellerimi aştığın zamanlar var hiç bunları bilmeden.Ama bu anları tam olarak kavrayamıyorsun.Hemen basit bir örnek vereyim.O sabah ben odaya girdiğimde o şirinlik muskası yüzünle dediğin günaydın öyle bir andı.Ve fark edemedin.Ben bir kez daha kendimi saklama başarımı kutlarken, sen sadece kahvaltıyı hazırladığımı düşünüyordun.
"Günaydın Bebeğim"
Birine onu çok sevdiğini söylediğinde , ilk seni kaybetmeye çalışır.İnsanlar sevilmekten korkuyorsa ben ne yapabilirim ki...Sevilmek , insana sorumluluk yükler.Herkes bu sorumluluğu kaldırabilir mi , hayır.Herkes sorumluluk almayı sever mi , hayır.Eğer insan tecrübelerinden ders alıyorsa ve benim tecrübelerim böyle ise sorun ben de mi?Bu soruya benim cevabım hayır...
Yüzyıllardır sorulan bu soruların cevaplarını bulmak için uğraşacak gücü kendimde bulamıyorum şimdilik.Her insan geçmişten gelen tecrübelerle hareket eder.Sobaya dokunur, eli yanar bir daha dokunmaz.Hayatta ki tecrübelerde böyledir.Bir kere canın yandığında bir daha dokunmak istemezsin.Ben de böyleyim.Beni anlamak o kadar zor değil.Çok düz bir mantık.
Senden yada senle yaşayacaklarımdan değil, senden sonrasından çok korkuyorum.Onun için sana sevdiğimi söylemem , özlediğimi belli etmem,seni kıskanmam huyum böyle der geçerim ve kıskandığımı sadece ben bilirim.İnsanlardan zayıf yönlerimi saklamayı öğrendim.Ben ailemin tek çocuğuyum.Sevgiyi paylaşmayı sevmedim , sevemedim.Ama bunu diğerlerinden saklamayı öğrendim.Saklamazsam neler olacağını şöyle anlatabilirim.Genel olarak her zaman arkamdan zor olduğum söylenir.Zor kadınları yenmek , erkek egosunun tatmin noktasıdır.Bu durumda zayıf noktalar elde edilmişse oyun için gerekli olan malzemeler hazırdır.Tecrübelerimden elde ettiklerim arasında en büyük yer kaplayan kurallardan biridir ki şöyle; insanlara kendin hakkında ne kadar az malzeme verirsen canını o kadar az acıtırlar.
Aslında, senin benim bütün dikenli tellerimi aştığın zamanlar var hiç bunları bilmeden.Ama bu anları tam olarak kavrayamıyorsun.Hemen basit bir örnek vereyim.O sabah ben odaya girdiğimde o şirinlik muskası yüzünle dediğin günaydın öyle bir andı.Ve fark edemedin.Ben bir kez daha kendimi saklama başarımı kutlarken, sen sadece kahvaltıyı hazırladığımı düşünüyordun.
"Günaydın Bebeğim"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)